Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Muhammed Sudan Hoca vefatının 10’uncu yılında mezarı başında anıldı

Hayatını Kur’an’a ve İslam davasına adayan mütefekkir dava adamı Muhammed Sudan Hoca için vefatının 10’uncu sene-i devriyesi münasebetiyle mezarı başında anma programı düzenlendi.

Hayatını Kur'an'a ve İslam

2014 yılında vefat eden Muhammed Sudan Hoca, vefatının 10’uncu yılında mezarı başında yad edildi.

Kılınan bayram namazından sonra Diyarbakır merkez Sur ilçesi Mardin Kapı Mezarlığı’nda düzenlenen anma programı, Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı.

HÜDA PAR Diyarbakır İl Başkanı Zeynel Abidin Gülsever, Muhammed Sudan Hoca’nın tek kaygısının İslam olduğunu, davası için hiçbir bedel ödemekten geri durmadığını ve yaşadığı sıkıntılar karşısındaki sabrını aktardı.

“Madde bağımlısı olan gençlerin her birini Kur’an öğretmeni yaptı”

Muhammed Sudan Hoca’nın çocukluğundan vefatına kadar hayatını Kur’an’a adadığını dile getiren Gülsever, “O bir Kur’an aşığıydı. Kur’an aşığı olduğu gibi yüzlerce ve binlerce Kur’an aşıklarını da yetiştiren bir muallimdi. Muhammed Sudan Hoca bir alim, dava adamı ve güzel ahlak abidesiydi. 1990’lı yıllarda camilerin mahzun olduğu, gençlerin ve çocukların camiye gitmediği o dönemde, Diyarbakır sokaklarında boş boş gezen ve bağımlı olan gençlerin ellerinden tutarak, onlara Kur’an-ı Kerim’i öğretip her birini Kur’an öğretmeni yaptı. O, gençleri camilere göndererek yüzlerce, binlerce hatta on binlerce genci yetiştirdi. Kabri başında bulunduğumuz ve belki de birçoğumuzun hidayetine vesile olmuş Kur’an öğretmeni Muhammed Sudan Hoca’dan bahsediyoruz. Rabbim ondan ebeden ve daimen razı olsun.” şeklinde konuştu.

“Zindanda kaldığı yıllarda İslam ilimleriyle meşgul oldu”

Muhammed Sudan Hoca’nın hayatını, servetini ve malını davasına adayan bir insan olduğunun altını çizen Gülsever, “Zengin bir ailenin çocuğuydu. Malı ve varlığı bol olan biriydi ama o gece gündüz İslam davası ve Kur’an aşkıyla yanıp tutuştuğu için o servete ve mala iltimas etmeyip malını ve hayatını bu yolda sarf etmeye adadı. Diyarbakır’ın çehresini ve gençleri İslam’a yöneltmek için çabaları neticesinde o zamanın karanlık güçleri peşine düştüler. O yılmadı, hicrete çıktı. Hicrette bulunduğu yıllarda bile hizmeti İslamiyeden uzak durmadı. Yıllarca ailesinden, akrabalarından, memleketinden uzak yaşadı. Peşine düşen karanlık güçler onu yakalayıp işkencelerden geçirdiler. Onu yıldırmak istediler ama o yılmadı. Zalimlerin yaptığı işkence neticesinde vücudunda yaralar oluştu. Yaklaşık 10 yıl zindanda kaldı. Zindanda kaldığı yıllarda İslam talimleriyle ve ilimleriyle meşgul oldu. Cezaevinden çıktıktan sonra tek hayali medreseleri açmak ve İslam alimleri yetiştirmekti. Temellerini atığı medreseleri belki göremedi ama şu an o medreselerde yüzlerce müderris yetişti. Sabaha kadar tek tek onu anlatmaya çalışsak da nakıs anlatırız. Muhammed Sudan Hoca’nın bizlere 2 tane tavsiyesi vardı. Birincisi Kur’an ve Kur’an’ın hükümlerinden ve ikincisi de cami ve cemaatten ayrı düşmemekti. Biz de talebeleri ve kardeşleri olarak onun o tavsiyelerinden ayrılamayacağız.” dedi. (İLKHA)