Büyük düşünür, büyük öğretmen: Haninin Eğitimdeki Gururu Profesör Doktor Burhan Cahit Ünal’ın,ismi Hani’ye verilsin.
Üniversite Camiasında Seçkin bir bilim adamı, asil bir kişiliği, Eğitimde ve Toplumda barışsever, dost, hoşsohbet ve mütevazi kişiliği ve dik duruşu ile yürekli bir bilim adamı olarak tanınıyordu.Ama Türkiye bu bilim adamını geçen yıl kaybetti.
Akademik hayatı
Burhan Cahit Ünal 27 Ocak 1930’da Balıkesir’de doğdu, babası ilkokul öğretmeni Hanili Ali Fehmi Ünal annesi Fatma Saadet’tir. İlk ve orta öğrenimini Malatya’da tamamladı ve 1947’de liseden mezun oldu. Aynı yıl İTÜ İnşaat Fakültesine girdi ancak bu arada Avrupa’da Yüksek Öğrenim İmtihanını kazanarak Elektronik Mühendisliği öğrenimi görmek üzere Fransa’ya gitti. 1948’de girdiği Sorbonne Üniversitesi Fen Fakültesinde önce matematik lisansını aldı. Daha sonra öğrenim planı uyarınca Paris’te Ecole Normale Superieure’de Télecommunications Bölümüne devam etti ve buradan 1954’te Yüksek Elektronik Mühendisi olarak mezun oldu.
Cahit Ünal, temel bilimlere olan merakı nedeniyle alan değiştirerek teorik fizikte doktora programına yöneldi. 1954-1955’te Paris Fen Fakültesinde önce teorik fizik sertifikası aldı ve sonrasında teorik fizikçi Theo Khan danışmanlığında yaptığı doktorasını 1957’de bitirdi. “Yüksek Frekans Bölgesinde Faraday Olayının Kuantum Mekaniksel Teorisine Bir Katkı” başlıklı tezini Fizik Nobel Ödülü sahibi Louis de Broglie’nin başkanlığındaki bir jürinin önünde savunarak “Fizik Alanında Devlet Doktorası” unvanını kazandı.
Yurda dönüşünde, önce 1958’de Ankara Radyosunda mühendis olarak işe başladı, 1960’da yedek subaylığını tamamladı ve ardından AÜFF Fizik Kürsüsüne “İleri Atom Fiziği ve Kuantum Mekaniği” derslerini okutmak üzere öğretim görevlisi olarak atandı. 1964’te doçent ve 1976’da ise profesör oldu. 1983’e kadar aynı bölümde görev yaptı.
B. Cahit Ünal 1961’de kazandığı Fulbright Bursu ile California Institute of Technology’de (CALTECH) bir yıl ve hemen ardında da Colorado Üniversitesi’nde bir yıl araştırmalarda bulundu.
1964-65’de bir yıl TÜBİTAK Temel Bilimler Araştırma Grubu Yürütme Komitesi Sekreterliğini yaptı. B.Cahit Ünal 1968-69’da Trieste’deki Uluslararası Teorik Fizik Merkezinde (ICTP)’de ve 1973’te kazandığı Alexander von Humboldt bursuyla Heidelberg Üniversitesinde araştırmalarda bulundu. Ünal’ın seçkin dergilerde çıkmış yüksek enerji fiziği ve teorik fizik alanlarında pek çok makalesi vardır.
Fizik eğitimine dönüştürücü bir bakış
Burhan Cahit Ünal ülkemizde teorik fizik alanındaki öğretim ve araştırma geleneğinin kurucularından sayılır. Akademik hayatları aynı dönemlere rastlayan Feza Gürsey, Erdal İnönü ve Asım Orhan Barut ile birlikte bu alanda çok önemli ve kalıcı hizmetleri oldu. AÜFF Fizik-Fizik Mühendisliği Bölümünde eğitim öğretim programının baştan aşağıya modernleşmesini sağladı, kuantum mekaniği başta olmak üzere en gelişmiş ülkelerdeki ders programlarının sistematik bir şekilde izlenmesine önayak oldu.
Feynman Fizik Dersleri, Berkeley Fizik Serisi, Klasik Elektrodinamik (J.D. Jackson), Klasik Mekanik (H. Goldstein), Matematiksel Metodlar (P. Dennery ve A. Krzywicki; G. Arfken, A. Lichnerowicz), İstatistiksel Mekanik (K. Huang), Elemanter Parçacık Fiziği (T.D. Lee), Kuantum Alan Teorisi (J.D. Bjorken ve S.Drell) vb. fiziğin temellerinin en ileri düzeyde ve güncel bir içerikle okutulmasını sağladı, yetenekli öğrencileri bu alanlardaki araştırmalara yönlendirdi.
Kendisinin de vurguladığı üzere PSSC ve Berkeley Fizik kitaplarının dilimize çevrilmesi işi ise sabırlı bir kolektif çabayı gerektirmişti ve hocaların hocası Rauf Nasuhoğlu’nun azmi ve inadı olmasaydı bu ağır yüke belki kimse kalkışmazdı ve bitirilemezdi. Doktora tezlerini yönettiği isimler arasında Zekeriya Aydın, Askeri Baran, Oğuzhan Özaltın, Nuri Ünal vb. birçok tanınmış seçkin akademisyen bulunuyor. Zekeriya Aydın, Askeri Baran ve Yeter Göksu henüz lisans 3. ve 4. sınıf öğrencileriyken onlara Goldstein’ın kitabından klasik mekanik ve Mandl’ın kuantum mekaniğini baştan sona anlatmış olması dikkate şayandır.
Benzer şekilde Tarık Çelik, İsmail Hakkı Duru ve erken yaşlarda zamansız kaybettiğimiz Namık Kemal Pak gibi seçkin öncü fizikçilerimiz de AÜFF Fizik Bölümdeki lisans öğrenimleri sırasında onun özel öğrencileri olmuşlar. Burhan Hocanın, TÜBİTAK-NATO bursiyerleri olarak yurtdışına gidecek olan bu öğrencilerin yer aldığı ileri özel bir gruba Feynman Ders Notlarından akşamları 17:00-20:00 arası ve hafta sonları da dahil olmak üzere resmî müfredat dışında anlattığı fizik dersleri, hatta günümüzde lisansüstü düzeyde okutulabilen ileri düzey klasik mekanik dersini onlara ikinci sınıflarda okutması, bizzat kendilerinin belirttikleri üzere, meslek yaşamların daha başlarında onları ön sıralara taşımıştı. Bu derslerde Burhan Hoca’nın asistanları olan Zekeriya Aydın ile Askeri Baran’ın gerekli ön hazırlıkları yapmaları, derslere ve tartışmalara katkıları vurgulanmaya değer. Onun bu güzel öğretim felsefesinin bir şekilde günümüzde fizik aşkı ve gönüllülük temelinde öğrenci topluluklarında hâlâ sürdürülüyor olduğunu görmek mutluluk verici.
1980’de bir aktif öğrenme sınıfı
Burhan Hoca’nın lisansüstü dersleri işleyiş yöntemi de üzerimizde kalıcı izler bıraktı ve fiziğin meşakkatli uğraş gerektiren güzelliklerini fark etmemize yardımcı oldu. 1979’da AÜFF Fizik-Fizik Mühendisliği Bölümüne yüksek lisans öğrencisi olarak girdikten sonra önce lisans düzeyinde birkaç fark dersi aldım (elektrik mühendisliği lisans mezunu olduğumdan) daha sonra standart lisansüstü derslere başladım. İleri kuantum mekaniği derslerimize 1980-81 öğretim yılında Burhan Hoca girdi. Ders kitabı olarak Leonard Schiff’in “Quantum Mechanics 3rd Ed.” kitabını benimsemişti. Sınıf mevcudu hem az olduğundan[1] hem de genel bir öğrenim felsefesi olarak aktif öğrenme yolunu seçmişti.
Bizlerden hazırlanarak gelmemizi istiyordu, problemler dahil her ayrıntıyla uğraşıp boğuşmamızı bekliyordu ve sınıfta onun yönlendiriciliğinde uzun süre tartışıyorduk. Her bağıntıyı ya da matematiksel geçişi tam olarak çıkarıp çıkartamadığımızı sorguluyordu, basit noktaları hızlıca geçiyorduk, anlıyordu ki onları zaten hepimiz sorunsuz halletmişiz. Daha sonra zorca noktalara odaklanıyorduk, her detayı anlayıp anlamadığımızı irdeliyor ve konunun kavramsal özünü tartışıyorduk. Kuşkusuz öğrencileri olarak takıldığımız yerler sıkça oluyordu; ya terimlerin tümünü eksiksiz olarak çıkartamamışız, ya koordinat sistemini problemin simetrisine uygun bir şekilde zekice yönlendirmemişiz, ya matematiksel ayrıntıda kaybolmuşuz ya da zihinlerimiz netleşmemiş vs. bakıyordu ki sınıfta herkesin takılmış olduğu bir nokta hâlâ var, o zaman tahtaya kendisi geçiyordu, adeta mektup kâğıdına yazarcasına mükemmel yazısıyla karatahtada tebeşirle en baştan sonuna kadar tüm işlemleri ayrıntılarını açıklayarak yapıyordu ve noktayı koyup bize dönerek “Şimdi oldu mu Beyler?” diyerek neşeli ve keyifli bir şekilde masasına geçiyordu.
Yıl boyu dersler bu şekilde keyifle geçti, sıkı çalışıyor olmaktan hiçbirimiz şikâyetçi değildik (zira farkındaydık ki Burhan Hoca bizden çok çalışıyordu ve muazzam enerji harcıyordu). Haziran ortası oldu, notlarımızın idareye gönderilmesi gerekiyormuş (gerçi not sanırım umurumuzda da değildi) ancak öte yandan ders kitabını bitirmemiştik. Göreli kuantum mekaniği ile alanların kuantumlanmasına ait son iki bölüm kalmıştı. Bir ay içinde aynı felsefeyle bu iki önemli bölümü de tamamladık ve Schiff’in yaklaşık beş yüz elli sayfalık hacimli ve kompakt ders kitabını baştan aşağıya bitirdik ve ancak o zaman Burhan Hoca notlarımızı temmuz ayı sonunda idareye gönderdi. Ders kitaplarının ön kapaktan arka kapağa kadar baştan aşağıya bitirilmesi onun bizlere yaptığı belki en değerli tavsiyelerden biriydi.
Burhan Hocamız meslek hayatı boyunca lisans derslerinde de sınavlarında da bu yüksek standardı, objektif tutumunu hep korumuştu ve kendisini seven sevmeyen herkeste büyük saygınlık uyandırmıştı. Çalışılan problem ne olursa olsun daima “Bu konuyu gerçekten tam anladık mı-anlıyor muyuz?” diye safça sorgulama ve eleştirel bakma felsefesini genç kuşaklara kazandırmak istiyordu ve böylece bilim dünyasının pencerelerini bizlere aralıyordu.
Araştırmada mentörlük
Yüksek lisans tez çalışmamı da Burhan Hoca’nın danışmanlığında yapma şansı buldum; bu da kısaca şöyle gelişti: Kuantum mekaniği derslerinde Burhan Hoca zaman zaman işlediğimiz konularla bağlantılı yeni araştırma problemlerinden bahsederdi, bir gün kuantum mekaniğinde ölçüm problemi, yerel olmama ve dolanıklık üzerine üzerine meşhur EPR paradoksunu anlattı. Konuyla ilgilendiğimi görünce birkaç kaynak daha verdi (Fransa’dan arkadaşı J.Paul Vigier’nin bir makalesi de vardı) ve tezimi eğer istersem bu konuda yapabileceğimi söyledi. Bunları okuyup anlamaya çalışıyorum ancak kuantum mekaniğinin temelleriyle ilişkili bu problem fizikte epeyce bir yol katetmiş olmayı ve bir dalda yıllarını geçirmiş olmayı da gerektiriyordu. Birkaç ay geçtikten sonra 1981’in bahar aylarında bir ara Burhan Hoca, “Bu yaz Trabzon’da bir çalıştay düzenliyoruz, Asım Orhan Barut da gelecek, sen de başvur ve öğrenci olarak katıl, orada relativistik iki Dirac fermiyonu için bağlı hal problemi üzerine çalışalım, EPR problemine ise daha ileriki yaşlarda tekrar geri dönersin.” dedi ve böylece konu değiştirerek yine temel bir başka probleme dalmış oldum. Gerçekten de bu isabetli değişiklik benim açımdan çok yerindeydi ve zamanla parçacık fiziğine doğru kaydım. Böylece özel görelilik, kuantum elektrodinamiği ve grup teorik yöntemlere hızlı ve sağlam bir giriş yapma imkânı buldum. Öte yandan iyi bilindiği üzere EPR problemi daha sonraki yıllarda günümüzdeki kuantum enformasyon alanına geçişin başlangıcını oluşturdu. Burhan Hoca sayesinde bu konuya biraz giriş yapabilmiş olmanın cesaretiyle belki de son iki lisansüstü öğrencimin tez konuları dolanık kuantum durumlar için geometrik fazlar üzerine şekillendi.
Paylaşım ve işbirlikleriyle yetişen nesiller
Burhan Cahit Ünal Hoca güncel literatürü ve yeni çıkan ders kitaplarını yakından takip ederdi, bir kısmını satın alırdı ve bizler için özellikle yararlı olacağına inandığı kaynakları paylaşırdı, elindeki çeşitli uluslararası yaz-kış okullarındaki ders notlarından önemli gördüklerini bizlere verirdi, ya da önerirdi. Çok mütevazıydı, hiçbir mesleki kıskançlık taşımadan bildiklerini cömertçe paylaşırdı, çay saatlerinde ya da odasında fizik tartışmaktan büyük keyif alırdı.
Ankara Üniversitesi ile İtalya’nın Trieste kentindeki Uluslararası Teorik Fizik Merkezi (ICTP) arasındaki iş birliği amaçlı federasyon anlaşmasını 1967’da başlatan kişi de Burhan Cahit Ünal idi.
ÖZEL HABER – ÜNAL AKIN