Bebeklerde sevgi ve duygusal açlığın oluşmaması için anne ve babaların sevgilerini, çocuklarına ve bebeklerine olabildiğince vermelerinin önemli olduğunu söyleyen Aydın, bebeği veya çocuğu yaş grubuna göre sevgi ortamında büyütmenin, onun özgüvenli olmasını ve daha iyi gelişme sağlayacağının altını çizdi.
Sözlü ve işitsel temasın, bebeğin başını okşamasının veya jest ve mimikler kullanarak bağ kurmasının anneden bebeğe geçebildiğini belirten Aydın; annenin kaygısı, mutsuzluğu, gerginliği, öfkesi ve psikolojik yapılanması da bebeğe geçebilir dedi.
Uzman Pedagog İnci Aydın; annenin bebeğine sarılması, onu öpmesi, okşaması, ona masal ve hikayeler anlatmasının önemine ve psikolojiye etkilerine ilişkin İLKHA’ya değerlendirmede bulundu.
“Bir annenin bebeğine yönelik teması, kucağına alması, sarılması, öpmesi ve her türlü bağın oluşması için anne psikolojisi oldukça önemlidir”
Uzman Pedagog İnci Aydın
Annenin bebeğe teması, özgüven vermesi ve güvenli bağlanma oluşturma sürecinin oldukça önemli olduğunu dile getiren Aydın, “Annelerimizin doğum anından itibaren yaklaşık 15 ve 45’inci dakikalar arasında sevgi hormonlarında bir artış meydana gelmektedir. Bu artışla birlikte anneden bebeğe olumlu yönde destekleyen hormonun etkisi ile biraz daha pozitif psikolojiye yönelik artışları söz konusu oluyor. Ancak hormonal düşüklüklerle birlikte yani annemizin doğumdan sonra hormonların eskiye dönmesiyle birlikte annelerimizde yoğun kaygı, stres, mutsuzluk gibi bir süreç başlayabilme ihtimali olabilmektedir. Tüm bunlarla birlikte bir annenin bebeğine yönelik dokunsal ve işitsel teması, kucağına alması, sarılması, öpmesi ve her türlü bağın oluşması için anne psikolojisi oldukça önemlidir. Annenin bebeğe teması derken illa dokunsal temas değil. Annenin bebeğe yönelik sözlü ve işitsel temas, başını okşaması veya ona yönelik jest ve mimikler kullanarak bir bağ kurması, her türlü temas anneden bebeğe geçebileceği gibi annenin kaygısı, mutsuzluğu, gerginliği, öfkesi ve genel psikolojik yapılanması da bebeğe geçebilir.” ifadelerini kullandı.
“Eş desteği anne psikolojisini etkilediği için anne mutluysa çocuk da mutlu olur”
Aydın, “Ailelere baktığımızda bazı eşler anneye destek verebilmektedir. Ama bazen de annelerimiz yeteri kadar destek alamadıklarında daha çok kaygılı ve stresli olup ne yazık ki bebekleri ile yeteri kadar kaliteli zaman geçiremeyebiliyorlar. Bir anne evdeki işlere mi yetişecek? Bebekle ya da çocukla mı ilgilenecek? İşe mi gidecek? Hepsine yetişmesi mümkün olmayabilir. Eş desteği anne psikolojisini etkilediği için bir anne mutluysa çocuk da mutlu olur. Dolayısıyla tüm aile mutlu bir şekilde ilerlemiş olur.” şeklinde konuştu.
Annelerin bebeklere yönelik dokunsal yönden güven verici sözlü iletişim türlerinin hepsine güvenli bağlanma dediklerini belirten Aydın, “Eğer güvenli bağlanma ne kadar erken dönemde kurulursa bebek büyüdüğü zaman o kadar çok özgüvenli, kendini daha iyi taşıyabilen, kendi isteklerini daha iyi bilen bir birey haline gelebilmektedir. Ama güvenli bağlanma özellikle 0-3 ya da 0-6 yaş arası dediğimiz bu dönemde kurulmayıp sonraki dönemlerde korkulu ve kaygılı bir şekilde çekingen, utangaç, özgüven eksikliği oluşmaması adına ana karakterinin şekillendirdiği 0-6 yaş döneminde anne-bebek ve anne-çocuk arasındaki güvenli bağlanma kurulması son derece önemlidir. Ne kadar erken bebekle güvenli bağlanma kurulursa o kadar sağlıklı olur. 1-2 veya 3 yaşında olsun yine güvenli bağlanma kurulabilir. Geç kaldık deyip korku ve endişeye kapılmak yerine güvenli bağlanma kurulabileceği içinde ailelere 1-2 veya 3 yaşa göre de bebekle ya da çocukla yapılması gereken etkinlikler ya da davranışları vermiş oluyoruz.” diye belirtti.
“Bebeğin ve çocuğun özgüvenli olması ve her türlü gelişimi için olumlu olur”
Anne ve babaların sevgilerini çocuklarına ve bebeklerine göstermesinin önemli olduğunu vurgulayan Aydın, “Korkulu ve kaygılı bağlanma türü yerine güvenli bağlanmanın oluşması için ne kadar erken dönemde bebeğe veya çocuğa kazandırılırsa çocuğun özgüvenli olması ve her türlü gelişimi için olumlu olur. Çocukların özgüven eksikliği oluşması dışında fiziksel, psikolojik, sosyal, bedensel ve her türlü gelişimi için güvenlik bağlanma sayesinde bebeklerde ve çocuklarda olumlu yönde ilerlemelerle karşılaşıyoruz. Annenin, bebeğin temel ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra yapması gereken en önemli şey bol bol sevmek, öpmek, sarılmak, dokunmak, konuşarak, masalları ve hikayeleri anlatarak, ninniler söyleyerek, sohbet ederek, yüz ifadeleri ile C Oyunundan tutun jest ve mimiklerini kullanarak bebeği ve çocuğu güldürebiliriz. Bebeklerde sevgi ve duygusal açlığın oluşmaması adına olabildiğince anne ve babaların sevgilerini çocuklarına ve bebeklerine vermesi önemlidir.” dedi.
“Bebeklerde sevgi ve duygusal açlığın oluşmaması adına anne ve babanın sevgisi oldukça önemlidir”
Aydın, “Annelerimizde yoğun bir kaygı yaşama süreci olabiliyor. Mükemmel anne ve baba durumu olmayabilir. Çünkü herkesin bir kapasitesi ve herkesin bir yapma gücü var. Elinden gelen ne ise bebeğin ve çocuğun için onu yaparsın. Çünkü sınırlarını daha fazlasını zorlarsan artık yoğun derecede kaygı ve stres bebeğe yansır. İkiz annelerimizde mutluluk 2 kat olabilmekte ya da kaygı 2 kat olabilmektedir. İhtiyaçlar karşılandıktan sonra bebeklerimizi bol bol sevmek, öpmek, elimizden geldiğince gerçekçi zaman diliminde kaliteli zaman geçirmek bebeğin veya çocuğun yaş grubuna göre çocuğu sevgi ortamında büyütmek onun özgüvenli olmasını ve daha iyi gelişmesini sağlayacaktır. Bir anne mutluysa ve iyi hissediyorsa bebek ve çocuk da mutlu ve iyi hisseder. Ama bir anne kaygı ve stresi yoğun bir şekilde yaşıyorsa bu süreçte onlara da geçer.” şeklinde konuştu. (İLKHA)