DİYARBAKIR’da piknikçilerin uğrak noktası Dicle Nehri çevresi, bırakılan atıklar nedeniyle çöplüğe döndü. Bölgenin zengin tabiatını hatırlatıp, özellikle plastik kirliliğine dikkati çeken Dicle Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ahmet Kılıç, “Plastiğin varlığı, yüzlerce yılda ancak çözülebiliyor ama çözülünceye kadar insan vücudunda, pek çok hayvan türünde; kuşlarda, memelilerde, böceklerde birikim yapıyor. Bu onlara da ciddi zarar veriyor. Özellikle su kuşları, sudaki kirlilikten çok etkileniyor. Zaten sayıları az, dolayısıyla nesli tükenmeyle de karşı karşıya kalabiliyorlar” dedi.
Piknikçilerin uğrak yerlerinden Dicle Nehri çevresindeki yeşil alanlar, atıklarla çöplüğe döndü. Nehir kıyısı ve köprü çevresinde piknik yapanların bıraktığı atıklar, insan ve hayvan sağlığını etkilemeye başladı. Dicle Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Kılıç, atıkların büyük bir bölümünün plastik kökenli olduğunu belirterek, “Bizim pek çok yerde de şahit olduğumuz, özellikle piknik sonrası tabiata bırakılan pek çok atık var. Bunlar; kağıtlar, ambalaj malzemeleri ve plastik. Özellikle plastikler, insanlık için çok ciddi sonuçlara neden olacak. Tabiatta attığımız veya kullandığımız malzemeleri toplamamız lazım. Piknikten sonra malzemeleri uygun yerlere, çöp toplama varillerine getirdiğimiz zaman; bunların toplanması söz konusu. Eğer bunlar tabiatta kalırsa pek çok sorun da beraberinde geliyor. Bir kere çevre kirliliği var. Çöpler zaman içinde mikro seviyede, nano seviyede parçalanıyor ve bunlar besin ve solunum yoluyla insanların ve diğer tüm canlıların vücuduna giriyor. Son yapılan bilimsel çalışmalarda şu görüldü; insan vücudunda nano seviyede, bir milimetrenin milyonda biri büyüklüğünde plastik parçacıklara rastlandı. Bunlar kan yoluyla kalpte, karaciğerde, böbrekte, beyinde birikim yapıyor, çok ciddi sağlık sorunlarına neden oluyor” dedi.
‘TEK KULLANIMLIK MALZEMELERDEN TÜM İNSANLARIMIZIN VAZGEÇMELERİ LAZIM’
Prof. Dr. Kılıç, “Hepimize düşen görev var. Çöpleri topladığımız zaman, bunların tekrar işlenmesi söz konusu. Bunları toplayarak, yeniden dönüşüme katarak hem tabiatı daha az kirletmiş olacağız hem de tabiata zarar vererek elde ettiğimiz ham maddelerin önüne geçmiş olacağız. Dolayısıyla bunun defalarca kullanımı çok değerlidir. Bu konuda duyarlılık bütün vatandaşlara düşüyor. Kamu ve özel sektörde el birliği yaparak, bunların önüne geçme şansımız var. Aksi takdirde insan sağlığını tehdit edebilecek seviyelere ulaşmıştır. Plastiğin varlığı, yüzlerce yılda ancak çözülebiliyor ama çözülünceye kadar insan vücudunda, pek çok hayvan türünde; kuşlarda, memelilerde, böceklerde birikim yapıyor. Bu onlara da ciddi zarar veriyor. Tek kullanımlık pipetler gibi, kaşık, çatal gibi malzemelerden tüm insanlarımızın vazgeçmeleri lazım. Özellikle uzun vadeli kullanabileceğimiz cam ve metal ürünlerine dönmemiz lazım. Plastik yerine alternatif ürünlere de geçmeliyiz. Plastiğin yerine başka ürünler denenebilir, kullanılabilir. Ama şu haliyle bize düşen bu çöpleri, tabiata atmamak” diye konuştu.
‘BİZE AİT ÇÖPLERİ ÖZELLİKLE GERİ TOPLAMALIYIZ’
Kirliliğin bölgede yaşayan sayısı az türdeki hayvanları da etkilediğini belirten Prof. Dr. Kılıç, “Bu kirlilik, maalesef dünyanın, Türkiye’nin ve Diyarbakır’ın her yerinde. Aynı zamanda Hevsel Bahçeleri’nde de karşımıza çıkıyor. Özellikle Hevsel Bahçeleri’nde yüzlerce tür var. Kuşlar, memeliler, sürüngenler, böcekler ve balıklar aynı şekilde bundan etkileniyor. Bazıları kritik sayıda, yeni nesilleri tükenmekte olan türlerimiz var. Bunlar, bu kirlilikten tıpkı insanda olduğu gibi etkileniyor. Bunların da nesilleri tehdit altına girmektedir. Özellikle su kuşları, sudaki kirlilikten çok etkileniyor. Yalıçapkınları var, çok güzel balıkçıl türlerimiz var. Ördeklerimiz var, kıyı kuşlarımız var. Bu kirlilikten bunlar özellikle etkileniyor. Zaten sayıları az, dolayısıyla nesli tükenmeyle de karşı karşıya kalabiliyorlar. Aynı şekilde memeli türlerimiz var. Bölgede su samuru bunlardan biri. Balık türlerimiz de bu plastik kirliliğinden olumsuz etkiliyor. Bunların sayısı az ve nesillerini ortadan kaldırabilecek boyutlarda. Göremediğimiz daha pek çok böcek türü var. Su böcekleri var. Yılanlar, sürüngenler, kurbağalar, kaplumbağalar var ve bunların hepsi aynı şekilde ciddi tehdit altında. Bunları korumak istiyorsak, bize ait çöpleri özellikle geri toplamalıyız. Bunları asla tabiata bırakmamalıyız. Biliyoruz ki bunlar çöp değil; bunlar ham madde, yeniden kullanılabilecek özellik arz ediyor” dedi. (DHA)