HAKSİAD: Reel sektör; büyüme, istihdam ve kalkınma için hayati öneme sahiptir

Hak Sanayici ve İşadamları Derneği (HAKSİAD) Diyarbakır İl Başkanı Selahattin Güneş, reel sektörün, bir ülkenin ekonomisinin temel taşlarından biri olduğunu belirtti.

HAKSİAD Diyarbakır İl Başkanı Selahattin Güneş, ülkenin ekonomik sorunlarına yönelik çözüm önerilerini içeren yazılı bir açıklama yayımladı.

Reel sektörün bir ülkenin ekonomisinin temel taşlarından biri olduğuna vurgu yapan Güneş, reel sektörün; istihdam yaratma, ekonomik büyüme sağlama, dış ticaret dengesi oluşturma, altyapı geliştirme ve katma değer üretme gibi önemli roller üstlendiğine dikkat çekti.

Reel sektörün performansının bir ülkenin ekonomik büyümesi, istihdamı ve kalkınması için son derece hayati öneme sahip olduğunu kaydeden Güneş, reel sektörle ilgili sorunları ve bu sorunlara ilişkin çözüm önerilerini başlıklar halinde sıraladı.

Reel sektörde eleman temin sorunu

“Reel sektörün en önemli sorunlarından birinin çalıştırılacak kalifiyeli elemanın, hatta vasıfsız elemanın bulunamamasıdır.” diye özetleyen Güneş, çalışacak eleman bulunamaması nedeniyle bazı mesleklerin yok olmayla yüz yüze geldiğine dikkat çekti.

Güneş, “Gençlerin ihtiyaç duyulan alanlarda eğitim almalarının teşvik edilmesi ve mesleki yelpazenin genişlemesini sağlamak için mesleki ve teknik liselerin cazipleştirilmesi gerektiğine olan inancımızı birçok platformda dile getirdik. Bugün geldiğimiz noktada, birçok işletmenin işçi-usta bulamamaktan dolayı işyerlerindeki vardiyaları azalttığını görmekteyiz. Bu noktada, mesleki ve teknik lise mezunlarının cazip hale getirilmesi için ya nispeten düşük bir bedelle bedelli askerlik yapmalarının ya da askerlik süresinin bu okul mezunları için kısaltılması gerektiğine inanıyoruz. Aksi takdirde, önümüzdeki dönemlerde işçi ithalatının gündeme gelebileceği endişesiyle karşı karşıya kalabiliriz. Birçok gelişmiş sanayi ülkesinin bu sorunları yaşadığını ve dışardan işçi ithalatı yaptığını göz önünde bulundurarak, Türkiye’nin de benzer sıkıntılarla karşılaşmaması için ciddi projeler üzerinde çalışması gerektiğini düşünüyoruz.

Mesleki ve teknik liselerin müfredatının ciddi bir şekilde gözden geçirilmesi gerekmektedir. Çünkü mevcut durumda meslek liseleri mezunları, işletmelerin ihtiyaç duyduğu niteliklere sahip ve uygun işçi statüsünde olamamaktadırlar. İyi bir eğitim ile bu durumun üstesinden gelinerek işletmelerin eleman ihtiyacı karşılanabilir. Mesleki ve teknik eğitim kurumlarının kendilerini sürekli olarak yenilemeleri ve değişen sisteme entegre olmaları gerekir. Bu sayede sektörlerin talep ettiği nitelikli iş gücünü karşılamak ve öğrencilerin istihdam edilmelerini sağlamak mümkün olacaktır.

Nitelikli eleman bulamayan işletmelerin üretim kapasitelerini kullanamadığını, rekabet edemediğini ve büyüyemediğini göz önünde bulundurarak, sanayicilerle üniversitelerin ve mesleki teknik liselerin ortak çalışmalar yaparak kalifiye eleman yetiştirmelerinin önünü açması gerektiğine inanıyoruz.” diye belirtti.

Hizmet sektörü ve renkli yakalılar

Hizmet sektörünün her geçen gün başta sağlık, gastronomi, ulaşım, spor, kongre, fuarlar gibi birçok alanda gelişip ilerlediğine vurgu yapan Güneş, hizmet sektöründe yaşanan sorunlara çözüm önerisini şu ifadelerle dile getirdi:

“Hizmet sektörünün büyümesi birçok sektöre alanlar açıyor ve dolayısıyla hizmet sektörü birçok iş sahasına da olanak tanıyor. Ancak, bu alanlar için yeterli altyapı olmadığında yine sıkıntılar ortaya çıkıyor. Bu nedenle, hizmet sektörünün sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde büyümesi için çok ciddi değerlendirmeler yapılmalı ve gerekli çalışmalar bu yönde gerçekleştirilmelidir. Üniversiteden mezun olan bireyler genellikle iş başvurularında ‘benim işim masa başında oturmak’ anlayışını benimsediklerini gözlemlemekteyiz. Ancak, Türkiye’nin ekonomik kalkınması için üretim sahalarında çalışacak deneyimli mavi yaka çalışanlara da ihtiyaç vardır. Üniversite mezunu sayısının artmasıyla birlikte, mavi yaka çalışan açığı daha da belirgin hale gelmektedir. Bu durum, beyaz yaka ve mavi yaka arasındaki dengeyi göz önünde bulundurmak gerektiğini ortaya koyuyor.”

İşçi ve iş bulmada İŞKUR’un işlevselliği

İŞKUR merkezlerinin, işsizlik ve iş arama konularında daha etkin bir rol üstlenmesi gerektiğine inandıklarını aktaran Güneş, “İŞKUR merkezlerinin, işsizlik konularında bilgilendirme yaparak ve iş arayan sektörleri hakkında sayısal veriler sunarak topluma daha net bir bilgi akışı sağlaması gerekmektedir. Öncelikle, İŞKUR merkezlerinin işsizlik konularında şehir merkezlerinde bulunan billboard ve benzeri materyallerle bilgilendirme yapması ve bu bilgilendirmelerle işsizlik verilerini ve iş arayan sektörler ile ilgili sayısal verileri paylaşması gereklidir. Bu şekilde toplum işsizlik durumunu daha iyi anlayabilir ve iş arayanların hangi sektörlerde talep olduğunu öğrenmiş olurlar. Bunun yanı sıra, İŞKUR merkezlerinin iş arayanlara yönelik bilgilendirme ve rehberlik hizmetlerini güçlendirilmesi gerekmektedir. Bu kapsamda, iş arayanlara hangi sektörlerde iş olanaklarının daha fazla olduğu, hangi beceri ve yeteneklere sahip olmaları durumunda iş bulma olanağının artacağı gibi konularda detaylı bilgi verilmelidir. Böylece, iş arayanlar iş beğenmeme veya işi kabul etmeme gibi durumları daha iyi değerlendirme fırsatı bulacaklardır. Sonuç olarak, İŞKUR merkezlerinin işçi arama ve işsizlik konularında aktif bir şekilde bilgilendirme yapması işçi ve iş arayanlara rehberlik etmesi, işçi bulamama ve işsizlik sorununun daha etkili bir şekilde çözülmesine vesile olacaktır.” dedi.

Kredi kartlarına düzenleme getirilmesi

Kredi kartlarına yönelik çeşitli düzenlemelerin gündemde olduğuna dikkat çeken Güneş, düzenlemeler arasında asgari ödeme miktarının arttırılması ve taksit imkanlarının kaldırılması gibi önemli değişiklikler yer alsa da bu düzenlemelerin esnaf için potansiyel etkilerinin ve sonuçlarının merak konusu olduğunu kaydetti.

Güneş, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Kredi kartı harcamalarının en fazla arttığı illerden biri Diyarbakır, yüzde 221’lik bir artışla öne çıkıyor. İstanbul’da bu artış yüzde 146, Ankara’da yüzde 165 ve İzmir’de yüzde 156 olarak gerçekleşmiştir. Geçen yıla göre kredi kartı harcamalarında yüzde 157’lik bir artış yaşanmıştır. Bu durum, kredi kartlarının doğru ve verimli bir şekilde kullanılması gerektiğini göstermektedir. Kredi kartlarındaki yükseliş, vatandaşların kredi çekme imkanlarının sınırlı olması nedeniyle kredi kartı taksitlendirmelerine yönelmelerine neden olmuştur. Bu durum, kredi kartlarının sağladığı ferah ödeme seçeneklerinin önemini ortaya koymaktadır. İşletmelerin nakit akışlarını yönetmelerine, ticaretin canlılığını korumaları ve ticari faaliyetlerin sürdürülebilirliği açısından ticari kart limitlerinin artırılması ve taksit seçeneklerinin çeşitlendirilmesi gerektiği kanaatindeyiz.

Asgari ödeme miktarının arttırılması, tüketicilerin borçlarını daha hızlı bir şekilde ödeme zorunluluğu getireceği için esnafın tahsilat süreçlerinde yaşadığı sıkıntıları azaltacağına inanıyoruz. Bunun yanı sıra, tüketicilerin daha fazla borç biriktirmesini engelleyerek, esnafın alacağını da azaltacaktır. Bu durum esnafın nakit akışını düzenlemede yararlı olacaktır. Ancak, taksit imkanlarının kaldırılması, tüketicilerin alım gücünü azaltacaktır. Dolayısıyla esnafın satışlarını olumsuz yönde etkileyecektir. Özellikle büyük alışverişlerde taksit imkanının önemi büyük olduğundan, bu düzenleme esnafın cirosunu düşürecektir.

Asgari ödeme miktarının arttırılması esnafa bazı faydalar sağlayabilirken, taksit imkanlarının kaldırılması olumsuz sonuçlar doğuracaktır. Bu nedenle, düzenlemelerin esnafın finansal durumu üzerindeki etkileri dikkatlice değerlendirilmeli ve gerekli önlemler alındıktan sonra ilgili düzenlemeler üzerinde çalışmalar yapılmalıdır. Esnafın bu tür düzenlemelerden en az şekilde etkilenmesi ve işlerini sürdürmesi için uygun politikalar ve destek mekanizmaları oluşturulmalıdır. Bu sayede, esnafın ekonomik güvenliği ve istikrarı sağlanarak, Türkiye’nin ekonomik büyümesine katkı sağlayacağı düşüncesindeyiz.”

Tasarruf tedbirleri, bilgilendirme ve bilinçlendirme

Son olarak, yazılı açıklamasında tasarruf tedbirlerine yer veren Güneş, bu konuda bilgilendirme ve bilinçlendirmenin önemine vurgu yaptı.

Güneş, “Sürekli dile getirdiğimiz tüm bürokraside tasarruf yaklaşımının benimsenmesi ve yaygınlaştırılması da önemlidir. Bu çerçevede, tasarrufa yönelik konuların sürekli gündemde tutulması, basın ve yayın aracılığıyla tasarrufa teşvik eden içeriklerin yayınlanması ve kamu spotlarının hazırlanması gerekmektedir.

– Şehirlerdeki billboardlarda tasarrufta bulunma ve israf yapmama ile ilgili hatırlatıcı çalışmaların yapılması gerekmektedir. Devlet ve hükümetin israfa yönelik yapacağı çalışmaların, ekonomiye katkı sağlayacağı gibi enflasyonun da olumlu etkileneceğine inanıyoruz.

– Yerli üretimin kullanılmasını teşvik etmek ve ithal edilen ürünlerin üretilmesine yönelik teşvikleri artırmak gerekiyor.

– Ülkemizin temel sorunu cari açıktır. Cari açık; başta döviz açığı olmak üzere enflasyon ve istihdamın azalmasının temel sorunudur.

– Tasarruf teşviki ile beraber yerli malların kullanılmasına; başta devlet ve hükümet olmak üzere iş insanları ve vatandaşları yöneltmek gerek. Örneğin kamu binası veya özel inşatta baştan sona yabancı mallar kullanılıyorsa vatandaşımıza ‘Sen yerli ürün kullan, tasarruf et’ diyemeyiz.

– Beton ve demirin dışında bütün malzemeler (katkı maddeler) yabancı ise cari açık ve enflasyon dizginlenemez. Yerli değil de yabancı ürün ve malzemeler kullanılıyorsa sorunlar pansumandan öteye geçemez.

– ‘Medyada Kolay Para kazanılıyor’ algısı TV dizileri başta olmak üzere sosyal medya vesilesi ile veriliyor. Bu yüzden insanlar, özellikle gençlerimiz çalışmak istemiyor. Bunun yerine emekle, çalışmakla bir yere varılacağını gösteren çalışmaların medya aracılığıyla dile getirilmesi gerekir.” ifadelerine yer verdi. (İLKHA)

Exit mobile version