Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

“Nefsani arzularımız Filistinli kardeşlerimizin katledilmesine sebep olmasın”

Müslümanların işgalci siyonistlerin ürünlerine karşı nefsine yenik düşmemeleri ve nefsani arzularının Filistinli Müslümanların katledilmesine vesile olmaması gerektiğini dile getiren hekimler, sağlık çalışanları ve vatandaşlar; boykotun çok ses getirdiğini, bazı firmaların kapatmaya kadar gittiğini ve bazı firmaların ise boykottan etkilenememek için isim değişikliğine gittiklerini belirtti.

Müslümanların işgalci siyonistlerin ürünlerine

7 Ekim tarihinde gerçekleştirilen “Aksa Tufanı” operasyonundan sonra Gazze’de kadın ve çocuk başta olmak üzere, yaklaşık 30 bin insanı şehid eden işgalci siyonistlerin soykırımı 142’nci gününde de devam ediyor.

Dünyanın birçok ülkesinde ve Türkiye’de düzenlenen çeşitli etkinliklerle soykırımın bir an önce sona ermesi için tepkiler sürüyor.

Malatya’da hekimler ve sağlık çalışanlarının düzenlediği “Sessiz Yürüyüş” etkinliği 15’inci haftada da devam etti.

Boykotla ilgili İLKHA muhabirine konuşan hekimler, sağlık çalışanları ve vatandaşlar; Müslümanların işgalci siyonistlerin ürünlerine karşı nefsine yenik düşmemeleri ve nefsani arzularının Filistinli Müslümanların katledilmesine vesile olmaması gerektiğini belirterek, boykotun çok ses getirdiğini, bazı firmaların kapatmaya kadar gittiğini ve bazı firmaların ise boykottan etkilenememek isim değişikliğine gittiklerine dikkat çekti.

“işgalci siyonist ve onlara destek sağlayan ürünler karşısında nefsimize yenik düşmemeliyiz”

İşgalci siyonist ve onlara destek sağlayan ürünler karşısında Müslümanların nefislerine yenik düşmemesi gerektiği uyarısında bulunan Sağlık Çalışanı Ahmet Akgül, “Boykotu devam ettirmeliyiz. Boykotu sürekli gündemde tutarak işgalci siyonistlere tepkimizi göstermeliyiz. Boykotun yeterince uygulanmadığını görüyoruz. İnsanlarımızın daha duyarlı hale gelmesi ve bu durum karşısında insanlarımızın tepkilerini sürekli göstermeleri gerekir.” ifadelerini kullandı.

“Gazze’deki soykırım sona erene kadar değil, sonsuza kadar boykotun devam etmesi gerekir”

Boykotu sonuna kadar desteklediğini ve orada Müslümanlar katledilirken, nefsine uygun hareket edilmemesi gerektiğini söyleyen Dr. Nihat Yahşi, “Elimizden geldiğince boykota devam etmemiz gerekir.  Şu an bunlara yapabilecek en büyük darbe boykottur. Çünkü ancak onlar bundan anlıyorlar. Evet. O yüzden elimizden geldiğince boykota devam edelim. Boykot konusunda sanki bir gevşeme var, bir kanıksama var. Bunu canlı tutmak lazım ve ön planda tutmak lazım. Sadece Gazze’deki soykırım sona erene kadar değil, sonsuza kadar boykotun devam etmesi gerekir. Tüm Müslümanlar, tüm insanlık bir daha böyle zalimane bir durumla karşılaşmaması için devam etmek lazım.” diye konuştu.

“Nefsani arzularımız Filistin’deki kardeşlerimizin katledilmesine vesile olmasın”

Siyonizmin korktuğu en büyük şeylerden birinin ekonomi yönden zayıflama olduğunu belirten Sedat Siracoğlu, “Biz ekonomisine en büyük darbeyi vurduktan sonra kendileri inşallah mağlup olacaklardır. Ve Allah da bu zaferi de Müslümanlara gösterecektir diye inanıyorum. Nefsani arzularımız Filistin’deki kardeşlerimizin katledilmesine vesile olmasın. Çünkü arzu ve isteklerimiz bizi onların mallarını almaya, bizi onların ürettiği ürünleri almayı yönlendiriyor. Şeytan da bu yönden bize baskıyı yapıyor. İnşallah biz nefsani arzularımızı baskılamak suretiyle Filistin’deki kardeşlerimizin, Gazze’deki kardeşlerimizin ölmesine vesile olacak ekonomiyi onlara kazandırmayacağız ve böylece israili, yahudileri ve siyonizmi ekonomiyle boğacağız. İnşallah bunu sonuna kadar da devam ettireceğiz. Biz ailece Furkan Savaşları’ndan beri israil menşeli hiçbir ürünü almıyoruz ve bunu çocuklarımıza da aşılıyoruz. Herkese tavsiyemiz ailesine ve çevresine siyonist ürünlerin alınmaması noktasında tavsiye etmeleri ve dik durmaları. Çünkü siyonizmin Gazze’den sonraki hedefi diğer İslam ülkeleridir. Bunun bilincine varmak gerektiği kanısındayım” ifadelerini kulandı.

“Boykotu hayatımızın bir parçası haline getirmemiz lazım”

Öncelikle kendi meslektaşlarımızın işgalci rejimi ve soykırımı destekleyen firmaların ilaçlarını boykot etmeleri gerektiği çağrısında bulunan Doç. Dr. Ahmet Selim Özkan, şöyle konuştu:

“Aslında boykot çok önemli. Niye? Bakın bugün boykot edilen firmaların insanlarımızın cep telefonlarına indirimli ürünler verebileceklerine dair mesajlar attığını görüyoruz. Demek ki boykot etkili oluyor. Demek ki insanlar boykot yaptıkça firmalar bundan rahatsız oluyorlar ve kayıp içerisinde oluyorlar. Bu insanlar para kaybetmekten çok etkilenirler. Dolayısıyla biz de onlara bu kaybı yaşatmalıyız ki bu zulümden, bu soykırımdan vazgeçsinler. Hatta bazı firmaların bu soykırım neticesinde yapılan boykottan etkilenme neticesinde aslında geri adım attıklarını da görüyoruz. Yani bir kola almasak, dondurmasını almasak, bir kıyafetini giymesek hiçbir şey kaybetmeyiz. Bütün ürünlerin alternatifi var. Biz ilaçları boykot ediyoruz. Ve yerine başka ilaçlar yazabiliyoruz. Dolayısıyla bir şey yapılamaz demek değil. Bizim o nefsani arzularımızdan vazgeçmemiz lazım. Bunu başarabiliriz diye düşünüyorum ki başarıyoruz. Bence Türkiye’de bunun önemli bir etkisi var. Özellikle diğer ülkeler nezdinde de baktığımız zaman Türkiye’de bunun etkili olduğunu görüyoruz. Sadece bunu devamlı hale getirip hayatımızın bir parçası haline getirmemiz lazım. Böyle olursa da başarılı olacağımıza inanıyorum inşallah.”

“Bazı firmalar boykota maruz kalmasınlar diye isimlerini değiştirmeye başladı”

Zaman geçtikçe sanki Gazze’de yapılan soykırımın artık Müslümanlar açısından normal bir şeymiş gibi göründüğü hissine kapıldıklarını ifade eden Güneş Çelik, “Şu anda gerçekten de bir gevşeme var. Ve hatta bazı insanlar hemen hemen boykotu hiç uygulamadı. Burada yapmamız gereken kendi safımızı belli etmemiz. İşgalci siyonistler yaklaşık 5 aydır bebek, yaşlı, çocuk, kadın, erkek demeden Müslüman kardeşlerimizi çok vahşi bir şekilde katlediyor. Bizim safımızı belli edip o kardeşlerimize destek olmamız gerekiyor. Boykota gelince şu anda da anlıyoruz ki gerçekten de zalimlerin, kafirlerin, siyonistlerin en düşkün oldukları şey dünyalık yani mal varlığı. Bu da onları çok kötü bir şekilde hezimete uğratıyor. Sırf bunun için olsa bile Müslüman kardeşlerimize destek olmak için boykota devam etmeliyiz. Asla boykot işe yaramıyor denilmesin. Boykot çok işe yarıyor. Büyük büyük firmalar geri adım atmaya başladı. Bazı firmalar boykota maruz kalmasınlar diye kendi isimlerini değiştirmeye başladı. Boykot çok büyük ses getirmiş durumda. Boykotu bırakmamalıyız ve boykota devam etmeliyiz” dedi.

“Gazze’nin sesi olmak zorundayız”

Ceylan Siracoğlu ise, “Boykot çağrısı ilk günkü gibi ses getirmiyor gibi görünüyor. Sanki millet normal rutin bir şey gibi davranmaya başladı. Biz elhamdülillah 2009’dan beri Mavi Marmara olayından beri ailece boykottayız. Bunu ömür boyu da sürdürmeyi planlıyoruz ve düşünüyoruz. İnşallah bütün ümmet de bu yönde yürür. Küçük büyük demeden elimizden ne geliyorsa onu yapmalıyız. Sesimizi duyurmalıyız. Gazze’nin sesi olmak zorundayız. Bu bizim üzerimize bir vazife. Hiçbir şey yapamıyorsak elimizden geldiğince küçük büyük demeden boykota devam etmeliyiz” çağrısında bulundu. (İLKHA)