Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Diyarbakır’da artık unutulan kerpiç evlere rağbet yeniden artıyor

Kil, saman ve keçi kılından yaptığı çamurla ev inşa eden Bişar İçli’ye Mimarlık Fakültesi öğrencileri yardım ediyor.

Kil, saman ve keçi

Dünyanın birçok yerinde binlerce yıldır kullanılan kerpiç evler Diyarbakır’da yeniden rağbet görüyor. Diyarbakırlılar bulabildikleri yerlere kerpiç evler yaptırarak, zamanlarının en azından bir bölümünü burada geçiriyor. Mimarlar Odası’na göre, kerpiç evler depremde yıkılsa bile öldürmez.

Diyarbakır’ın hemen dışındaki köydeki hareketlilik hemen göze çarpıyor. Köyde bir inşaat çalışması var. Ancak bu inşaat bilinenlerden biraz farklı. Buradaki arazide çiftçilik yapan Bişar İçli, bir ev yapıyor. Çimento ve kum kullanmıyor. Onun yerine kil, saman ve keçi kılından yaptığı çamurla ev inşa ediyor. İçli’nin kullandığı yöntem, binlerce yıl dünyanın dört bir yanında kullanıldı.

İçli, hazırladığı çamuru tahta kalıplara koyarak, evin duvarında kullanacağı tuğlaları yapıyor. İçli daha sonra güneşte kuruyan tuğlalarla duvar örüyor. Bu, İçli’nin yaptığı 13’üncü ev. Şimdiye kadar talep edenlere ev yapan İçli, sonuncu evi kendisi için inşa ediyor.

ÇİFTÇİLİK YAPAN BİŞAR İÇLİ, KİL, SAMAN VE KEÇİ KILINDAN YAPTIĞI ÇAMURLA EV İNŞA EDİYOR.

Mola verdiği sırada VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan İçli, kerpiç ev mimarisinin binlerce yıldır kullanıldığını söyledi. İçli kerpiç evlerin insanları betonlaşma psikolojisinden kurtardığını savunarak, “Kerpiç rahat nefes alıp verebilecek bir yapı yani toprak. Özellikle sıcakta içeri girdiğiniz zaman 30-35 santim kalınlıktaki bir toprak yapının içindeki o serinliği hissedersiniz. Ama beton yani öyle değildir. Enerji tasarrufu konusu örneğin; beton ısındığı zaman kolay kolay soğumaz ya da soğuduğu zaman kolay kolay ısınmaz. Bu da bir ciddi bir enerji kaybıdır” dedi.

Yılda sadece bir ev yapabildiğini söyleyen İçli, gelecek yıllar için şimdiden sipariş aldığını belirtti. Kerpiç evlerin geri dönüşüme uygun olduğuna vurgu yapan İçli, şunları söyledi: “Bölgede bu geleneğin devam etmesi gerekir. Eğer yaşıyorsanız, mesela şehirde beton yapılan gelip bir üretim alanında siz tekrar beton bir yapıya dönüştürmenizin bir anlamı yok yani. Yapacaksanız geri dönüşümlü bir yapı olsun. En azından bunun geri dönüşüm imkanı var. Doğaya tekrar bir döngüsü var yani. İleride bu toprağı tekrar kullanabilirsiniz. Yıktığınız zaman bile en azından bir kimyasal içermiyor”

Kil, saman ve keçi kılından yaptığı çamurla ev inşa eden Bişar İçli’ye Mimarlık Fakültesi öğrencileri yardım ediyor. Mimarlık Fakültesi öğrencileri de İçli’nin yanından staj görüyor. Öğrenciler yabancısı oldukları bu mimari yapıyı yakından tanıma şansına sahip oluyor.

“KERPİÇ EV CANLI BİR YAPIDIR”

Kerpiç ev yaptıranlardan biri de Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. Ahmet Aydınalp. Evinin bahçesinde tıbbi aromatik bitkiler yetiştiren Aydınalp, hasta muayenesinden artan zamanlarını kerpiç evinde geçiriyor. Aydınalp, betonarme binalardan salınan gazlar ve toksinlerin insan sağlığını olumsuz etkilediğini söyledi.

Kapalı mekanlarda insanların kimyasal maddelere maruz kaldığını ifade eden Aydınalp, “Kerpicin şöyle bir avantajı var; hem çok eski dönemlerden beri insanların kullandığı bir yöntem, hem de nefes alan canlı evler bunlar. Yani bizim oturduklarımız cansız evler. Bu evler hem daha korunaklı oluyor hem toksinleri daha az oluyor ve ısıyı da içerisinden muhafaza ediyor. Mesela; şimdi içeriye girdiğiniz zaman dışarıdaki sıcaklığı hissetmezsiniz. Bu da enerji tasarrufunu sağlıyor ayrıyeten. Karbon salınımı da az” diye konuştu.

Aydınalp, beton ve kerpiç ev farkını şöyle anlatıyor: “Ben burada uyuduğum zamanlar daha dinç, daha dinamik kalkıyorum. Tabii bu evin içerisindeki aldığım toksinler daha az. Hem de uzakta olduğu için gürültü de az. Yani gürültü kirliliği, su kirliliği, hava kirliliği ve oturduğumuz binadaki kirlilik aslında bizim hayatımızı ciddi anlamda etkilemektedir. Birçok kişide kronik yorgunluk vardır. Bunun sebeplerinden biri de aslında binaların içerisinde uzun süre vakit geçirmemiş ve hiç hava almamasıdır.”

 “YIKILSA BİLE ÖLDÜRMEZ”

Kerpiç evlere rağbetin artması akla depreme dayanıklılığı getiriyor. Peki bu evler depreme ne kadar dayanır? Mimarlar Odası Diyarbakır Şube Sekreteri Herdem Doğrul’a göre, kerpiç evler yüksek şiddetli depreme dayanmaz ama yıkılsa bile içindekileri öldürmez.

Doğrul, kerpiç yapının en büyük avantajının dönüştürülebilir olması olduğunu vurguladı. Kerpiç yapıların yaygınlaşması gerektiğini savunan Doğrul, “Maalesef modern mimari, kentleşme, yapı teknikleri bu geleneksel tarzı biraz unutturdu. Birtakım konfor arayışları bu geleneksel yapıyı unutturdu. Betonarme daha çok tercih ediliyor. Ama biz en azından Mimar Odası olarak kerpicin yaygınlaşması taraftarıyız. Yani en azından kırsal alanlarda kerpiç yapının sayısının artması, kerpiç yapının kullanılması ekolojik olarak, teknik olarak ve iklimsel olarak, coğrafi olarak birçok avantajı getiriyor beraberinde” şeklinde konuştu.

Kahramanmaraş depreminde yıkılan kerpiç evlerin bazı bölümlerinin betonarme olduğuna dikkat çeken Doğrul, şöyle konuştu: “O yapılarda betonun ağırlığı fazla olduğu için kerpiç o ağırlığı taşıyamamış, depremde çökmüş. O çöken beton dam insanların hayatına sebep olmuştu ama kerpiç yapının kendisinde böyle bir risk yoktur. Hayati bir tehlike arz etmez kerpiç yapı. Depreme dayanıklılığı da kerpicin yine bütün malzemelerde, yapı teknikleri de olduğu gibi işçiliğin kalitesi özeni önemlidir. Kolay kolay yıkılan, çöken bir yapı değildir kerpiç yapı. Her türlü depreme dayanır ya da depremde yıkılmaz diyemeyiz. Ama şunu çok rahat söyleyebiliriz ki kerpicin kendisi depremde yıkılsa bile insan hayatı için betonarme kadar, çelik kadar bir tehlike arz etmez.”

Kaynak: VOA Türkçe