Uzmanlardan sıcak havalara karşı uyarı

Sıcak havalarda dikkat edilmesi gereken hususlarla ilgili konuşan 33 yıllık hekim Dr. Halil Akyürek, sıcak havalarda yaşanan sıvı kayıplarının bol su içilerek telafi edilmesi, güneş çarpması ve yanıklarına karşı korunmak için mecburi olmadıkça 12.00-16.00 saatleri arasında dışarı çıkılmaması gerektiğini söyledi. Yaz aylarının gelmesiyle birlikte artan hava sıcaklıkları, güneç çarpması ve yanıkları başta olmak üzere çocuklarda […]

Sıcak havalarda dikkat edilmesi gereken hususlarla ilgili konuşan 33 yıllık hekim Dr. Halil Akyürek, sıcak havalarda yaşanan sıvı kayıplarının bol su içilerek telafi edilmesi, güneş çarpması ve yanıklarına karşı korunmak için mecburi olmadıkça 12.00-16.00 saatleri arasında dışarı çıkılmaması gerektiğini söyledi.

Yaz aylarının gelmesiyle birlikte artan hava sıcaklıkları, güneç çarpması ve yanıkları başta olmak üzere çocuklarda ishal gibi birçok rahatsızlıklara neden olabiliyor.

Özellikle çocuk ve yaşlıları daha çok etkileyen sıcak havalarda alınması gereken önlemlere ilişkin İLKHA muhabirine konuşan Dr. Halil Akyürek, ani hava değişimlerinin alerjik durumlara, sıcak havaların güneş çarpmalarına, yanıklara, çocuklarda ise ishalli hastalıklara neden olabildiğini söyledi.

“Mevsim geçişlerinde hastalıklar zirve yapabiliyor”

Akyürek, “Yaz aylarının en büyük problemi havaların birden ısınmasıdır. Eskisi gibi ilkbahar, yaz, sonbahar, kış şeklinde ilerlemiyor. Bazen birden kıştan yaza, yazdan kışa geçiş olabiliyor. Bu da iklim şartlarının değişmesinden kaynaklanıyor. Bu değişimler birçok kişide alerjik bazı problemler oluşturabiliyor. Hatta bu geçiş esnasından inanılmaz derecede hastalıkların zirve yaptığı dönemler olabiliyor. Acile gelen hastalardan bunu gözlemleyebiliyoruz.” dedi.

“Mecburi olmadıkça 12.00-16.00 saatleri arasında dışarı çıkılmamalı”

Havaların birden ısınması ile özellikle deniz veya göl kenarlarında olan bölgelerde ani nem artışlarının yaşanmasıyla birlikte bu bölgelerde yaşayanların çeşitli sıkıntılarla karşılaşabildiklerini hatırlatan Akyürek, “Nem arttığı zaman deri yoluyla sıvı kaybı yaşanabiliyor, gaz alışverişinde dengesizlik olabiliyor. Bu da vücudun mekanizması açısından sıkıntı oluşturabiliyor. Ayrıca vücut ısısının arttığı durumlar oluşabiliyor. Örneğin 12.00-16.00 saatleri arasında dışarıda kalındığında vücut ısısının artmasına bağlı güneş çarpmaları, hatta güneş alerjileri de meydana gelebilmektedir. Bu tür hastalıklar yaz döneminde sıkça rastladığımız rahatsızlıklardır. Çocuklar ve yaşlılar bundan daha fazla etkileniyor. Çünkü çocukların vücutlarındaki su oranı yüzde 90 ile başlayıp yaş ilerledikçe yüzde 80, yüzde 70’lere düşüyor. Su oranı yüksek olduğu için de sıcaktan daha fazla etkileniyorlar. Yaşlılarda ise vücut sıvılarının eksik olması nedeniyle kalp krizleri, kalp yetmezlikler gibi bazı kalp rahatsızlıkları ortaya çıkabiliyor. Bunun için şunu kafamıza iyice yerleştirmemiz gerekir. Havaların sıcak olduğu 12.00-16.00 saatleri arasında eğer D vitamini almayı düşünmüyorsanız dışarı çıkmayın. Çıkmak zorunda kalırsanız da ya şemsiye ya şapka ya da bir bone takmanız gerekecektir.” diye konuştu.

“D vitamini alımı için 10-15 dakika güneşte kalmak yeterli”

Akyürek, “Ülkemiz çok güneş görmesi açısından çok şanslı bir yerdeyiz. Ancak yaptığımız tüm tetkiklerde gelen hastalarının yüzde 90’ında D vitamini eksikliğinin olduğunu görüyoruz. Güneşli bir ülkedeyiz ama D vitamini değerlerimiz maalesef yerlerde. Bunun farklı sebepleri olabilir. Magnezyum, B vitamini eksikliği olabilir. D vitamininin aktif hale gelebilmesi için de güneş enerjisine ihtiyacımız var. Ancak bunun için de 2 saat güneş altında kalarak kendimize zarar vermeye, güneş yanıklarının oluşmasına sebep olmaya gerek yok. 10-15 dakika kollarımız açık bir şekilde güneşte kalmak D vitamini almak için yeterlidir. Bunun yanlış anlaşılmaması çok önemli. Bazen D vitamini almak için bazen güneşin altında uyuyanlar olabiliyor. Güneşin zararlı ışınları nedeniyle vücutta inanılamaz derecede kaşıntı ve birinci derece yanıklar oluşabiliyor. Bazen ikinci derece yanık oluşabilecek seviyede kabarcıklar oluşabiliyor.” şeklinde konuştu.

Çocuklarda yaşanan sıvı kayıplarının ishalli hastalıklara da yol açabildiğine dikkati çeken Akyürek, hem ishalli hastalık hem de güneş ışınların altında çok fazla kalınmasının çocuklarda hayati tehlikeye varan sonuçlar doğurduğunu söyledi.

“Sıvı kayıpları su tüketimiyle gereği kazanılmalı, emziren anneler bebeklerini daha sık emzirmeli”

Yaşanan sıvı kayıplarının su içilerek telafi edilmesi gerektiğini vurgulayan Akyürek, son olarak şu ifadeleri kullandı:

“Hastalık durumundan önce bol sıvı alınması çok önemlidir. Bu durum hem yaşlılar hem de çocuklar açısından çok önemlidir. Emziren annelerin de çocuklara daha sık süt vermesi, bol sıvı tüketmesi gerekir. Çocukların, erişkinlerin, yaşlıların su içerek sıvı kayıplarını telafi etmeleri gerekir. Bunun yanında dengeli beslenme, düzenli uyku, stressiz bir yaşam düzeninin oturtulması önemli. Kaybettiğinizi almanız çok önemli.”

Exit mobile version