Kişinin ruhsal yorgunlukla beraber bedenine de bakamayabildiğini ifade eden Psikolog Nursena As, kişinin kendisini hayatın akışına göre bırakmasını söyledi.
İLKHA muhabirine değerlendirmelerde bulunan As, ruhsal yorgunluk yaşayanların çırpınmayı bırakması ve mola vermesi tavsiyesinde bulundu.
“İlk tavsiyem çırpınmayı bırakın”
As, “Bedenimiz ne kadar dinlenirse dinlensin, ruhumuz bazen dinlenemeyebiliyor. Peki ruhsal yorgunluğumuza en iyi gelecek olan şey ne? Size ilk tavsiyem çırpınmayı bırakın. Çırpınmak derken neyi kastediyorum; siz elinizden geleni yaptınız, bütün gücünüzle, bütün kuvvetinizle maddi manevi olarak o işe giriştiniz ama olmadı sonuç vermedi ve istediğiniz yere doğru gidemiyorsunuz. Sadece zaman kaybediyorsunuz ve motivasyonunuz da gitgide düşmüş durumda. O zaman çırpınmayı bırakacaksınız. Burada kaybettiğinizi kendinize söylemeniz gerekiyor, ‘yapamadım, başaramadım, olabilir insanım ben’ deyip burada çırpınmayı bırakacaksınız.” dedi.
“Kendinize dinlenme molaları vermelisiniz”
Ruhsal yorgunluğa karşı dinlenmeyi ve mola vermeyi öneren As, “Bir denizde çırpındıkça dibe düşersiniz. O yüzden suyun akışına biraz kendinizi bırakmanız gerekiyor. Suyun akışı sizi süzüldükçe doğru yöne götürecektir. Günlük rutininizde problemler çıkabilir; ekonomik problemler, ülke problemleri, insanlarla ilişkileriniz, ailenizle ilişkiniz, birçok birçok problem önünüze geliyor ve siz bir anda hepsini çözmeye çalışıyorsunuz. Gücünüz hiçbirine yetmiyor, hepsine biraz biraz yetişiyorsunuz ama yine bazı şeyleri çözemiyorsunuz. Zaten bir anda hepsini dört dörtlük çözme gibi bir yeteneği yok. O yüzden de burada biraz daha kabul etmelisiniz bazı şeyleri. Burada biraz kendinize dinlenme molaları vermelisiniz. Yatağa girin, dinlenin, uyumaya çalışın, iki gün tembellik hakkı verin kendinize. Bu süreçte de hiçbir şey yapmayın.” tavsiyesinde bulundu.
“Aciz olduğunuzu kabul etmeniz gerekiyor”
Ruhsal yorgunluk nedeniyle kişinin beden bakımını ihmal ettiğini aktaran As, şöyle devam etti:
“Bazen rutinimiz bozulabiliyor. Yani her şeyi bırakınca ruhsal yorgunlukla beraber bedenimize bakamayabiliyoruz, evimize bakamayabiliyoruz ve her şeyi dağılabiliyor. Burada bu dağınıklığın ömür boyu kalıcı olmadığını bilin ama bu sınıfsal sıkıntıya sokmaya devam edebilir. O yüzden adım adım, ufak ufak planlayarak etrafınızı düzenlemeye çalışın. Burada mükemmel bir temizlikten bahsetmiyorum ama en azından o içsel sıkıntınız evle beraber de çoğalmasın, artmasın. O yüzden bazı yerleri temizlemeye başlayabilirsiniz. Burada şu da önemli aciz olduğumuzu kabul etmek yani biz insanlar olarak şunu yapıyoruz; her şeyi kontrol etmeye çalışıyoruz. Bu kontrol algısı sizde çok büyük bir şeye yol açıyor yani narsist yanımızı besliyor. ‘Bunu kontrol edebilirim, bunu yapabilirim, ben çok güçlü bir insanım.’ Hayır, günlük rutinizde bile hasbelkader önümüze bazı şeyler çıkabiliyor ve bunları ve biz belirleyemiyoruz. O yüzden burada sizin biraz daha aciz olduğunuzu kabul etmeniz gerekiyor. Emin olun ki bunu kabul etmenizle daha çok düşüneceksiniz. Çünkü neyin ne olduğunu daha çok farkındasınız ve enerjinizi yanlış yerlerde sömürmeyeceksiniz.”
“Ne yaşamış olursanız olun, sabredin”
Ruhsal yorhunluğa karşı sabrı tavsiye eden As, “Lütfen sabırlı olun. Ne yaşamış olursanız olun, sabredin. Çünkü o sabırla beraber zaman, akış size doğru olanı çıkartacaktır. Siz bazı şeyleri daha net bir şekilde göreceksiniz. Yani bir anda birçok şeye koşmaktansa bedeninizi, ruhunuzu yormaktansa, bazı şeyler üzerine yoğunlaşmanızı tavsiye ederim. Her şeyin bir sıfırlandığını düşünsenize. Her şey sıfırlandı ve hiçbir şey yok. Ne yaparsınız, yeniden kalkıp bir şeyler yapmak için çabalarsınız değil mi? Tıpkı onun gibi düşünün. Burada bir şeyleri kaybetmemek için o kadar çaba sarf ediyorsunuz ki belki de sizden gitmesi gerekiyordur, bunu kaçırıyorsunuz.” şeklinde konuştu.
“Kendi muhakemenizi yapmaya çalışın”
As, son olarak şunları dile getirdi:
“Peki bunları uyguladınız diyelim, bu aşamadan sonra ne yapabilirsiniz? Yürüyüş seansları yapıyoruz. Yürüyüş seansları nedir? Yarım saatlik, 1 saat, 2 saat vaktiniz göre tek başınıza yürüyüşe çıkın ve orada düşünün. ‘Ne umdum ne buldum, hayat benim önüme hangi insanları çıkardı hangisi iyiydi, kötüydü, ben nasıl bir insandım ne tepkiler verdim?’ gibi kendi muhakemenizi burada yapmaya çalışın. Bu da sizi güçlü kılacaktır. Eve geldiğinizde ise, o dinlenmiş zihinle beraber siz bunları bir not kağıdını atın ve yazdıkça da bazı şeyleri daha çok fark edeceksiniz. Çünkü zihin o esnada çok fazla düşüncelere uçuşuyor. Onların da kalıcı hale gelmesi için yazıyı yazmamız gerekiyor. Bunları yaptıkça size iyi geldiğini göreceksiniz. Çünkü ben bunları hem danışanlarıma tavsiye ediyorum hem de kendi hayatımda uyguluyorum size tavsiye ederim.” (İLKHA)