Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Hekimler ve sağlık çalışanları işgale karşı yürüdü

Adıyamanlı hekimler, yaklaşık üç aydır siyonist işgalciler tarafından Gazze’de uygulanan soykırıma karşı tepki amacıyla yürüyüş gerçekleştirdi.

Adıyamanlı hekimler, yaklaşık üç

Sakarya Caddesi’nde başlayan yürüyüşe katılan hekim ve sağlıkçılar, Adıyaman Halk Kütüphanesi yanında yaptıkları basın açıklamasıyla yürüyüşü sona erdirdi.

Basın açıklamasını okuyan sağlık çalışanı Cuma Pancar, “israil, 7 Ekim’den bu yana onlarca doktoru tutukladı, onlarcasının ise nerede olduğu hâlâ bilinmiyor. Gazze’nin ana hastanesi olan Şifa Hastanesi Başhekimi Muhammed Ebu Salmia, 22 Kasım’dan bu yana İsrail tarafından tutuklu bulunuyor. Toplam sayısı 54 olan pek çok kıdemli doktor, neredeyse 1 aydır hiçbir suçlama olmaksızın İsrail ordusu tarafından gözaltında tutulmaya devam ediyor ve kimse onların nerede olduğunu bilmiyor.” ifadelerini kullandı.

“Ambulans konvoyunu hedef almak neyle açıklanabilir”

Ambulansların vurulmasını savaş suçu olduğunu dile getiren Pancar, “Dünya Sağlık Örgütü, uluslararası aktörler ve devletimize sesleniyoruz: Tutuklu meslektaşlarımızı güvenli bir şekilde teslim almak ve onları özgür görmek istiyoruz. Gazze’deki 53 sağlık merkezi ve 35 hastanenin 26’sı şu anda hizmet dışı. Kalan 9 hastane ise yalnızca kısmen işlevsel durumda. Bu hastaneler aynı zamanda ülke içinde yerinden edilmiş binlerce kişiye de barınak sağlıyor. Bir ülkede hastane bombalamak, hastalara müdahale edilmesine izin vermemek, ambulans konvoyunu hedef almak neyle açıklanabilir?” dedi.

Onlarca sağlık merkezi ve hastanenin vurulduğunu dile getiren Pancar, “Rantisi Çocuk Hastanesi bombalandı, el-Naser Çocuk Hastanesi bombalandı. Gazze’nin tek göz hastanesi bombalandı. Gazze’nin tek Ruh Sağlığı Hastanesi bombalandı. Vefa Rehabilitasyon Hastanesi bombalandı. Vefa Rehabilitasyon Hastanesi’nin hemen yanındaki üst düzey sağlık tesisi bombalandı.

El-Durra Çocuk Hastanesi 12 Ekim’de yasaklı beyaz fosforla hedef alındı. Şu anda kuzeyde faaliyet gösteren tek hastane olan Endonezya Hastanesi, bombalanırken hâlâ hastaları tedavi etmeye çalışıyor.

Şifa Hastanesi bombalandı. Gazze’deki iki tıp fakültesi ve Gazze İslam Üniversitesi bombalandı.

El-Ezher Üniversitesi Tıp Fakültesi bombalandı. Sınır Tanımayan Doktorlar ambulans konvoyu bombalandı. Kızıl Haç Ambulans konvoyları bombalandı. Son günlerde de güvenli bölge denilerek yerinden edilen masum insanların yönlendirildiği Gazze’nin güneyindeki hastanelere saldırılar ve abluka başlamıştır. Han Yunus’taki Emel Hastanesi ve Nasser Tıp Kompleksi yoğun saldırı altındadır.” şeklinde konuştu.

“Dünya Sağlık Örgütü, uluslararası aktörler ve devlete sesleniyoruz”

DSÖ ve Türkiye’deki yetkililere seslenen Pancar, “Kalan hastane ve tıp merkezlerinin güvenliğinin ve ihtiyaçlarının karşılanmasını ve yıkılan hastanelerin en kısa sürede yeniden yapılmasını talep ediyoruz. Doktorlar ve sağlık çalışanları kan görmeye, yaralı görmeye; aralıksız çalışmaya, uykusuz kalmaya, saatlerce ayakta kalmaya, ailesini günlerce görmemeye alışıktır. Ancak önüne gelen yaralıya yardım eli uzatamamaya hiç alışık değildir ve hastalarının gözlerinin önünde yavaş yavaş ölümü tecrübe edebileceği en büyük acılardan biridir. Peki, Gazze’deki doktorlar ve sağlık çalışanları ilaç ve cerrahi ekipmanlarının tahrif edilmesi, sterilizasyon sağlanamayışı, elektrik ve oksijen kaynaklarının kesilmesi nedeniyle kaç gündür bu acıyı yaşıyor biliyor musunuz? Bazen ailelerinden yaralılar ve şehitler getiriliyor hasta baktıkları odalara, koridorlara. İnsanlık dramı bu değilse nedir?” diye belirtti.

“Gazze mi yoksa tüm dünyanın vicdanı mı yalnızlığa terk edildi”

İnsanlığın Gazze karşısında imtihan verdiğine dikkat çeken Pancar şöyle devam etti:

“Gazze’de hâlâ sağlıklı bir su kaynağı yok, elektrik yok, ulaşım yok; yemek kısıtlı, kalacak yer kısıtlı, can güvenliği yok! Gazze mi yoksa tüm dünyanın vicdanı mı yalnızlığa terk edildi? Ey Vicdan Sahipleri! İnsanlığın dini, ırkı, dili, rengi olmaz! İnsan olmak, yardıma ihtiyacı olana el uzatmak için yeterlidir. 80 gündür susan dünya 2 milyon Filistin halkının, 9 bin çocuk şehidin, 55 bin yaralının ahıyla nasıl ayakta duracak? Bu sorulara verecek cevabı olmayan, asla bu yaşananları kabul etmeyen ve hayatın normalleşmesine göz yummayan Hekimler ve Sağlık Çalışanları olarak yine ayaktayız ve artık harekete geçilmesini talep ediyoruz. Yaralıların acilen tahliye edilmesi, yardım tırlarının Gazze’ye girişinin sağlanması için Refah Sınır Kapısı’nın acilen açılmasını talep ediyoruz. Bu yürüyüşümüz, dünyanın hiçbir yerinde terör, soykırım ve işgali kabul etmediğimizin beyanıdır.” (İLKHA)