Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Çalışanlar artık ‘Ruh Sağlığı İzni’ de alıyor!

Uluslararası analizlere göre son yıllarda çalışanların büyük çoğunluğunun yıllık izinlerini ‘ruh sağlığı izni’ olarak kullandığına yönelik verilerin olduğunu kaydeden uzmanlar, özellikle 2017’den 2023’e kadar ruh sağlığı ile ilgili izinlerin yüzde 300 oranında arttığını söylüyor.

Uluslararası analizlere göre son

Uluslararası analizlere göre son yıllarda çalışanların büyük çoğunluğunun yıllık izinlerini ‘ruh sağlığı izni’ olarak kullandığına yönelik verilerin olduğunu kaydeden uzmanlar, özellikle 2017’den 2023’e kadar ruh sağlığı ile ilgili izinlerin yüzde 300 oranında arttığını söylüyor.

Modern dünyada stres ve tükenmişlik arttıkça fiziksel hastalıklar kadar ruh sağlığının da ön plana çıktığını dile getiren Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir, “Toplumsal olarak mutlu bir gelecek için bugün tüm kurumlarımızın çalışanların ruh sağlığı için adım atması ve ruh sağlığını korumaya yönelik izin uygulamaları başlatması gerekiyor.” dedi.

Demir, çalışanların “ruh sağlığı izni” konusunu değerlendirdi.

Ruh sağlığı izinlerinde artış var

Uluslararası analizlere göre son yıllarda çalışanların büyük çoğunluğunun yıllık izinlerini “ruh sağlığı izni” olarak kullandığına yönelik verilerin olduğunu ifade eden Demir, “Özellikle 2017’den 2023’e kadar ruh sağlığı ile ilgili izinlerin yüzde 300 oranında arttığı bildiriliyor. İçinde bulunduğumuz modern dünyada stres ve tükenmişlik arttıkça fiziksel hastalıklar kadar ruh sağlığının da ön plana çıktığını görüyoruz.  Artık ruh sağlığı bize kendini zorla hatırlatıyor. Covid-19 pandemisi, devam eden uluslararası çatışmalar, savaşlar, toplumsal huzursuzluk, kutuplaşmalar, istikrarsız ekonomi ve iklim krizi gibi çalkantılı olayları göz önüne aldığımızda, üreten, çalışan insanların yıllık izinlerini kullanma motivasyonları da değişiyor. Eskiden sadece fiziksel hastalıklar dahilinde izin alınırken şimdilerde insanların tükenmiş bir halde kendilerini işe gitmek için zorladıklarını, özellikle ülkemizde ruhsal sağlıkları için adım atmadıklarını görüyoruz.” dedi.

İnsanlar umutsuz bir şekilde hayatını sürdürmeye çalışıyor

İnsanlar toplu taşıma araçlarında, meydanlarda, sokaklarda umutsuz bir şekilde gündelik hayatını sürdürmeye çalıştığına işaret eden Demir, şöyle devam etti:

“Ancak bu durum sanılanın aksine verimli bir üretim ve mutlu bir toplum geleceği için bir tehdit. Toplumsal olarak mutlu bir gelecek için bugün tüm kurumlarımızın çalışanların ruh sağlığı için adım atması ve ruh sağlığını korumaya yönelik izin uygulamaları başlatması gerekiyor. Bugün mutsuz bir çalışan, saatlerce ofiste otursa üretken olamaz, yaratıcılık körelir, yapılan işlerde hata oranı artar. Tükenmişlik sendromu zaman zaman herkesin yaşayacağı bir süreçtir. İşte tam da bu dönemlerde kurumlar çalışan psikolojisini önemsemeli ve gereken adımları atmalıdır.” diye konuştu.

Kuşaklararası farklılıklar çalışma hayatında da ön plana çıkıyor

Kuşaklararası farklılıkların çalışma hayatında da ön plana çıktığına işaret eden Demir, “Hatırlamak gerekirse X kuşağı 1965-1979 yılları arası doğan, Y kuşağı ise 1980-1999 yılları arasındaki kuşak. X kuşağına baktığımızda, iş yaşamında sadık, aynı işte uzun seneler çalışabilen, iyi kariyer hedefinde olan bireylerdir. Toplumsal sorunlara karşı duyarlı, iş motivasyonları yüksek ve otoriteye saygılılar. Y kuşağı ise dünyada etki yaratmak isteyen, iş ve özel hayat dengesini kurmayı amaçlayan, X kuşağının aksine hayatı yaşayabilmek için çalışmayı amaçladıkları araştırmalarla ortaya konmuştur. Y kuşağı için çalışmak bir amaç değil; sevdikleri ile zaman geçirmek, gezmek, kazandıkları parayı harcamak için bir araç olarak görülüyor.” dedi.

Y kuşağı uzun çalışma saatleri sevmiyor

Bu nedenle mesai saatleri sonrası devam eden rutin ve uzun çalışma saatleri, hafta sonu ek çalışmaların Y Kuşağı üyelerinin işten uzaklaşmasına neden olduğunu dile getiren Demir, şunları kaydetti:

“Y kuşağı aile ve özel hayat dengesini kurmaya çalışıyor. Ancak bir yandan özellikle kadınların iş hayatındaki yerinin artması, ancak ev içi iş yükünü aile üyeleri ile paylaşmamaları tükenmişlik düzeylerini arttırıyor. Erkeklerde bunun düşük olmasının nedeni, erkeğin kamusal alanda aktif olması ve sadece bu sorumlulukla yaşaması.”

X kuşağı, Y kuşağı çalışanlarına göre psikolojik olarak daha dayanıklı

Kadın çalışanların hem iş yerinde hem evde çalışmalarının ruh sağlığını olumsuz etkilediğini ifade eden Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir, “Bu çerçevede aile içi dinamikler düzenlenmeli, bir aileyi oluşturan tüm fertler ev ortamında eşit sorumluluk almalılar.” dedi.

Yapılan çalışmaların X kuşağının, Y kuşağı çalışanlarına göre psikolojik olarak daha dayanıklı olduğunu ortaya koyduğunu anlatan Demir, X kuşağının çok çalışarak başarıya ulaşabileceklerine dair inançlarıyla işlerine bağlılık gösterdiklerini, Y kuşağının ise teknolojik imkanların daha gelişmiş olduğu bir ortamda büyümelerine rağmen, küreselleşen dünyada rekabet etme zorunluluğuyla karşı karşıya olduklarını ve bu nedenle, psikolojik dayanıklılık açısından X kuşağı avantajlı konumdayken Y kuşağının daha dezavantajlı olduğunu anlattı.

Yıllık izinler artık sadece evlilik, ölüm, fiziksel hastalık gibi konularda olmamalı

Demir, sözlerini şöyle tamamladı:

“Bu sonuçlar ışığında kuşaklar arası farklılaşma olmakla beraber genel olarak çalışanların ruh sağlığına yapılan yatırımın şirketlere ve ülkemize olumlu dönüşlerinin olacağını vurgulayabiliriz. Yıllık izinler artık sadece evlilik, ölüm, fiziksel hastalık gibi konularda olmamalı, çalışanlar açık bir şekilde tükenmiş hissettiklerini ya da farklı bir ruhsal dönemden geçtiğini ifade edebilmeli ve gerektiğinde kendilerini şarj edebilmeleri için ruh sağlığı izni alabilmelidirler.” (İLKHA)