İnsanların dünyaya çok aşırı derecede olan düşkünlüğü neticesinde manevi boşluğunu maddi metalarla doldurmaya başladığını söyleyen Uzman Psikolog Sadık Sun, manevi ruh boşluğunu maddiyat ile doldurmaya çalışan insanların birbirine daha fazla şiddet kullanmalarına yol açtığına dikkat çekti.
Maddiyatta güçlü olan insanlara bakıldığında mutlu olmadığını, içsel olarak huzursuzluk içerisinde olduklarının altını çizen Sun, aile içinde yapacağımız sohbetin en temel mutluluk kaynağı olduğunu ve insanların birbirilerine gitmeyerek, hasbihal ve sohbet etmeyerek, birbirilerinden uzaklaşmaya başladığı söyledi.
Son zamanlarda şiddet olaylarının çoğaldığını belirten Sun, insanların durup dururken şiddet uygulamadıklarını, öfkelenmedikleri bunun en temel sebeplerin de rol model olduğunu aktardı.
“İnsanlar birbirinden uzaklaşmadan kaynaklı manevi anlamda eksik kalmaya başladı”
Uzman Psikolog Sadık Sun
Manevi ruh boşluğunu maddiyat ile doldurmaya çalışarak, insanların daha fazla birbirine şiddet vari davranmalarına yol açtığını belirten Sun, “Haz ve hız çağındayız. Yani insanların bir şeylerin peşinden koştuğu, bir yerlere telaşen uğraşmak zorunda olduğu bir dönemdeyiz. Doyumsuzluklar hat safhada. Sürekli koşturma ve bir yerlere yetişme telaşı, insanlar artık birbirini görmeye zaman bulamıyor. Eskiden birbirimizi arayıp çat kapı ziyaretler yapılırdı. Misafirlere kıymet önem verilirken insanlar; birbirilerine gitmeyerek, hasbihal ve sohbet etmeyerek, maalesef birbirilerinden uzaklaşmaya başladı. Uzaklaşmanın getirdiği durumdan kaynaklı insanlar, manevi anlamda eksik kalmaya başladı. Kişinin dini ibadetlerini tam yerine getirmemesi, dünyaya çok aşırı derecede düşkünlüğünün getirdiği o manevi boşluk, metalarla maddi nesnelerle dolmaya başladı. Bu da insanların daha fazla mal ve mülk peşinden koşmasına neden oldu. Manevi ruh boşluğunu maddiyat ile doldurmaya çalışarak insanların daha fazla birbirine şiddet vari davranmalarına yol açtı.” şeklinde konuştu.
Maddi anlamında dünyayı metalaştırmanın insanların mutlu olması için yeterli bir sebep olmadığını söyleyen Sun, “Maddiyatta güçlü olan insanlara baktığımızda aslında mutlu değil. İnsanlar, içsel olarak huzursuzluk içerisindeler. Koşturdukları ve elde etmeye çalıştıkları metalar, elde edildikçe daha fazla mutsuz olmaya yol açıyor. Yani orada kurulmuş bir tuzak var. Koştukça, elde edildikçe mutlu olurum düşüncesi, uzun süreli mutluluğu getirmiyor. O mutluluğunun gerçekleşmesi huzurla ilişkilidir. Mutluluğu uzakta aramak gerekmiyor. Evlatlarımızla yapacağımız sohbet ve eşimizle yapacağımız muhabbet insanlar için en temel mutluluk kaynağıdır.” diye belirtti.
“Yaşadığı sorun ve sıkıntılarını diyalog ve iletişim yoluyla çözmesi gerekiyor”
Şiddet vari eylemlerin son zamanlarda çok sık olmaya başladığını dile getiren Sun, “Diğer taraftan bakıldığı zaman insanlar öfkeleniyor, kızıyor. Maalesef şiddet vari eylemler son zamanlarda çok sık olmaya başladı. İnsanlar durup dururken şiddet uygulamıyor veya öfkelenmiyor. Bunun altında yatan sebeplere baktığımız zaman en temel sebeplerden bir tanesi de rol model almadır. Yani toplum, şiddet vari eylemleri bazen destekliyor ya da bunu gerçekleştiren insanlar aile içerisinde kahraman gibi görülüyor. Halbuki şiddet vari eylemleri veya öfkesine hâkim olamayışı o insanın aslında aciz olduğunun göstergesidir. Bu açıdan insanın diyalog ve iletişim yoluyla yaşadıklarını çözmesi gerekiyor.” diye belirtti.
Yaşadığımız problem ve sıkıntıları biriktirmemize de değinen Sun, son olarak konuşmasına şu şekilde devam etti:
“Yani yaşadığımız sorun ve sıkıntıları zamanında çözmemiz lazım. Problem çok şiddet vari bir noktaya geldiyse bunun öncesi alttan alışlar vardır. Kişi sesini çıkarmadıkça, alttan aldıkça, konuşmadıkça ve sınırları yeterince çizmedikçe belli bir noktadan sonra tepe yapmaya başlıyor ve kişi artık sağlıklı olmayan yöntemlere başvurabiliyor. Bundan dolayı iletişim kanallarımızı güçlendirilerek sağlıklı ve sıhhatli bir iletişim modeli geliştirilmeli, ilişkilerimizi güçlendirmeli, kendimize zaman ayırmalı ve hobisel faaliyetler içerisinde olmalıyız. Metalaşmanın ya da maddi anlamındaki araç ve gereçlerin peşinden koşmanın mutluluk getirmeyeceğini bilmemiz gerekiyor. Yanı başımızdaki mutluluk kaynaklarını göz ardı etmemiz lazım.”