Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Ramazan Gökçi

MAZLUMLARIN ZALİMLEŞMESİ…

 

BU GÜNÜN ZALİMLERİNİN GEÇMİŞİN MAZLUMLARI OLMASI GİBİ GELECEĞİN ZALİMLERİ DE BUGÜNÜN GÜNAHSIZ MAZLUMLARI MI OLACAK?..

Geçen yazılarımın birinde bu günün zalimlerinin geçmişin mazlumları olması gibi geleceğin zalimleri de maalesef bugünün günahsız mazlumları olacak…

 

Ve zenginlerin zenginliklerinin kaynağı yoksulların cehaleti olan ülkelerde cahil “din adamlarının” cehaletleri yeni firavunlarca da yine baş tacı yapılarak din alimlerinin “abdestli” dinsizlerce linç edilmesine yeniden devam edilecek demiştim.

 

 

 

Öncelikle şunu belirtmek isterim ki bu makalenin amacı ne tüm mazlumları potansiyel birer zalim adayı olarak göstermek ne de inançları konusunda haklı bir hassasiyete sahip olan/olduğum kaderdaşlarımın o güzel duygularını incitmektir.

 

 

 

Burada asıl belirtilmek istenen, gücün , iktidarın mazlumları bile kirletecek bir potansiyel taşıdığı ve muktedir olmanın kaçınılmaz sonucunun belki de olmazsa olmazının zalimleşme olduğu ve zalimlerin iktidar için araçsallaştırdığı her şey gibi en kutsal değerlerimizi de her zaman olduğu yine acımasızca kullanmaktan ve kirletmekten asla vazgeçmeyeceğine olan inancımdır ki, maalesef hafızamı hiç zorlamadan bile hem tarihten hem de günümüzden bu konu ilgili sayısızca acı örnekler de verilebilirim sizlere …

 

 

 

Örneğin 1917 yılından itibaren “zincirlerinden başka kaybedecek hiçbir şeyi olmayan” ezilenler adına, ezilenlerle birlikte iktidara gelen sosyalistler tüm iyi niyetlerine karşın iktidar olmanın kaçınılmaz kiriyle kirlenmekten kaçınamayarak…

 

Ya da iktidar olmanın o çekici kirinin cazibesine kapılarak her biri acımasız birer oligarka dönüşmediler mi? Üstelik devrimlerden yalnızca bir kaç on yıl sonra hem de…

 

 

 

Ya da ülkeyi ilahi bir adaletle yöneteceğiz diye tertemiz duygularla ve de her türlü zulme karşı kahramanca direnerek Ayetullahlar öncülüğünde devrim yapan müminler, devrimden sonra da dünya nimetleri için inançlarından taviz vermeme adına yeniden sessizliğe bürününce…

 

müminlerin bu sessizliğinde abdestli şeytanlar iktidar basamaklarını biner biner atlayıp da devletin kilit noktalarını ele geçirmeleriyle birlikte din alimlerini de müminlerin gözleri önünde şeytan ilan etmediler mi yeni Ebu Cehil’lerle birlikte ?…

 

Ve müminlerin bu sessizliğinde cehaletin itici gücüyle muktedir olan bu yeni Firavuncuklar kabarık banka hesaplarıyla kendilerinden geçip din alimlerinin onurları üzerinde tepinirlerken, bu firavuncukların çöplüğüne post sermiş şah döneminin mazlumları da, hak, hukuk ve adalet isteyen başka başka mazlumların seslerini kısmak için şeytani rejimlerle bile işbirliği yapan, abdestli ama dinsiz birer din tüccarına evrilmediler mi?..

 

Şah’ın zulmünden kurtulduktan yalnızca bir kaç yıl sonra hem de…

Bugünün zalim devletlerinden birini yönetenlerin dedeleri gaz odalarında ölümlere gönderilenlerin torunları değil mi? İktidar olmanın kaçınılmaz bir sonucu değilse eğer, inançlarının 10 temel emrinden biri “Öldürmeyeceksin” olan dünün mazlumlarını bile bugün bu denli gaddarlaştıran, bu kadar acımasızlaştıran, başka ne olabilir ki sizce?

Peki ya “bir yanağına tokat atana diğer yanağını da çevir” diyen peygamberi zalimlerce çarmıha gerilmiş olan bir dinin temsilcilerinin bu din adına savaşlar için fetvalar verip de yoksullardan haçlı orduları oluşturup başka yoksulların mallarını Tanrı adına talan edip yağmalamalarına, demek ki muktedir olmak imanı da kirletiyor demekten başka ne denilebilir ki…

 

Ya da inançlarının temellerinde hayattaki acı, ıstırap ve tatminsizliğin kaynaklarını açıklayarak bunları gidermenin yollarını gösterdiklerini ve acıyı bilgeliğe dönüştürerek acıdan kurtulma reçetesini insanlığa sunduklarını söyleyen bir dinin temsilcilerinin Myanmar ‘da ki Müslüman azınlığa reva gördükleri vahşetleri , “iktidar olan önce masumiyetini kaybeder” sözünden başka sizce neyle açıklanabilir ki …

 

Ya Kerbela…

Nasıl açıklayabiliriz ki Kerbela’yı ,neyle izah edilebilir ki Kerbela? İktidarın yalnızca imanı kirletmekle kalmayıp, iktidarın imanlıları imansızlaştırabileceği tezinden başka..

 

Kim bilir? Sorun muktedir olmanın vicdanı kirletici bir niteliği değil de , sorun insan ruhunun derinliklerine sinmiş/ yarı uyur haldeki zulmetme içgüdüsünün, iktidardayken, iktidarların zulmün yeşermesine uygun o elverişli koşullarından dolayı yeniden uyanmasıdır belki de. Kim bilebilir ki?

Mazlumların muktedir olunca zalimleşmesi ya da zalimlerinin iktidardan düşünce mazlumlaşmasına ister “Her şey zıddıyla kaim , zıddıyla malul!” deyin ister diyalekttik materyalizme göre ister zıtların birliği…

İnsanlığın bilinen tarihinde bu gerçek bugüne kadar pek değişmedi ve bundan sonra da maalesef değişmeyecek gibi…

Gazeteci/Yazar

Ramazan GÖKÇİ

YORUMLAR

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER