RAMAZAN, SAHURDAN İFTARA KADAR HER KALBİ KIRIP, HER HİLEYE BAŞVURUP , HER FİTNEYE BULAŞIP, HER TÜRLÜ GIYBETİ YAPIP ,SONRA DA İLAHİLER EŞLİĞİNDE KUŞ SÜTÜ EKSİK SOFRALARDA HEYECANLA EZANI BEKLEMEK DEĞİLDİR…
Oruç için, bedenle yaptığımız ibadetlerdendir diye yazar ilmihal kitapları, peki ama yalnızca beden mi oruç tutmalıdır?..
Ramazan on bir ay yorulan bedeni dinlendirdiğimiz bir ay mı olmalıdır yalnızca?
Ya 11 ay boyunca kirlenen ruhumuz ve zihnimiz ne olacak onların da oruçla arınmaya ihtiyacı yok mudur yoksa?
Ramazan ayı için, fakirlerin halini anlamak için çile çekilen bir aydır da der bazıları, peki yoksulun halini anlamak için Ramazan ayını mı beklemek gerekir?..
Yoksul olan zaten yanı başımızdaki kardeşimiz, dostumuz , arkadaşımız, akrabamız ,komşumuz değil midir? Kardeşimiz, dostumuz , arkadaşımız, akrabamız ve komşularımızın 11 çilelerine seyirci kalıp da yalnızca Ramazan ayında onları hatırlamak/ anlamaya çalışmak için sahurdan iftara kadar aç kalmak ORUÇ TUTMAK MIDIR , YOKSA ORUÇTAN HİÇ BİR ŞEY ANLAYAMAMAK MIDIR?..
Zenginler orucu yalnızca fakirleri anlayabilmek için tutuyorlarsa eğer, peki fakirler oruçla neyi daha iyi anlayabiliyorlar ve oruçla neyi amaçlamaktadırlar acaba?
Kim bilir belki de asıl fakirler orucu sahurla iftar arası aç kalmayı sananlardır. İftarla sahur arası aç kalmayı oruç sananlar imamdan yeterince nasiplenmemiş, ruhu imanla yeterince temizlenmemiş , zihni imanın nuruyla aydınlanmamış birer iman fakirleridirler belki de ,kim bilir?
Ramazan, iftarda sofrayı 20 öksüzü doyuracak kadar yemeklerle donatıp sonra da ‘Peygamber efendimizin sünneti’ diye iftarı hurmayla açıp ,19 öküzü doyuracak kadar yemek artığını da besmeleyle çöpe attıktan sonra teravih namazında zorlanmamak için içilen meyan kökü şerbeti veya maden suyu içmek değildir…
Ramazan, sahurdan iftara kadar her kalbi kırıp, her hileye başvurup , her fitneye bulaşıp her türlü gıybeti yapıp sonra da ilahiler eşliğinde kuş sütü eksik sofralarda heyecanla ezanı beklemekte değildir…
Ramazan iftar ya da sahur programlarında dini sohbetleri gözyaşlarıyla dinledik diye tüm günahlarınızın otomatik olarak silindiği bir ay da değildir.
Ramazan, Ulucami’de ya da Hazreti Süleyman Cami’de teravih namazları kılıp da milyonluk araba aldım borcum çok diye zekat vermemekte değildir…
Ramazan, 11 ay boyunca ‘Aç mısın ,bir ihtiyacın var mı?’ diye sormadığın birini Ramazan ayında ‘Oruç musun?’ diye sorgulamak değil , 12 boyunca aç kalanları, ihtiyacı olanları araştırıp bulmamızı bize öğreten mübarek bir aydır.
Ramazan, ilkesiz siyasetçiler , imandan bihaber hırsız müteahhitler, medya maymunu ahlaksız ünlüler ve imanını parayla takas etmiş eski alim müsveteleriyle haram sofralarda pür neşe içinde fotoğraflar çektirmek değil; yıllardır kıt kanaat yaşamaktan sefaleti kanıksamış bir müminle aynı sofrada huşu içinde ezanı beklemektir.
Ramazan yalnızca sakız çiğneyince değil; zalimlerin sözlerine birer hadis gibi sarılıp da gıybet edince ,zulüm karşısında DİLSİZ ŞEYTANA dönüşünce orucumuzun bozulacağı konusunda endişe etmeniz gereken bir aydır.
Ramazan merhameti hatırlama, iman tazeleme, mazlumlara dininin sorulamayacağını, zalimlerin de dininin olamayacağını hatırlamamız gereken bir aydır.
Ramazanın manevi havasının ruhumuzu yıkaması ,imanımızın zihnimizi daha da aydınlatması , Ramazanın hepimizi ihya etmesi ve Rabimizin biz mazlumlara zalimsiz Ramazanlarda nasip etmesi dileğiyle hayırlı Ramazanlar ey mümin kardeşlerim.
YORUMLAR