İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi Üroloji Anabilim Dalı Prof. Dr. İlhan Geçit, ürolojik kliniğinin ne zaman kurulduğu ve verdiği hizmetler, mesane, prostat ve böbrek kanserlerinin nedenleri, erken tedavinin önemi, yardımcı tedavide kullanılan bitkilerin yan etkileri ve nasıl kullanılması ile ilgili İLKHA’ya önemli açıklamalarda bulundu.
Üroloji kliğinin 1990 yılında kurulduğunu ve üç profesör, iki doçent ve iki yardımcı doçent olmak üzere 7 öğretim üyesinin görev yaptığına dikkat çeken Geçit, “Aynı zamanda bir eğitim kliniğiyiz. Şu an 8 tane asistanımız görev yapmakta ve bunlar aynı zamanda araştırma görevlisi olarak adlandırılıyor. Şu ana kadar kliniğimizde 34 uzman hekimi uzman ettik. Aynı zamanda biz bir eğitim kliniğiyiz. Kliniğimiz, Türkiye’de ve bölgede tanınan bilinen yaptığı hizmetleriyle yaptığı ürolojik ameliyatlarıyla düzenlemiş olduğu kurslarıyla göz dolduran ve bilinen bir klinik. Türkiye’nin birçok bölgesinde yapılamayan zorluğu ürolojik kanser ameliyatlarını ve rekonstrüktif ameliyatları burada başarılı bir şekilde yapmaktayız.” ifadelerini kullandı.
“Eskiden kadınlarda mesane kanseri az görülürdü ama artık sigaranın yaygın kullanılmasıyla onlarda da ciddi kanser vakalarıyla karşılaşıyoruz”
Prostat, mesane ve böbrek kanseri ürolojinin önemli kanser çeşitleri olduğunu ve toplumun her an bunlarla yüz yüze kalabildiğini belirten Geçit, “Mesane kanserine özellikle değinmek istiyorum. Mesane kanserinin belirtisi ağrısız pıhtılı kanama. Hastalarımız polikliniğe ağrısız pıhtılı kanamayla çoğu zaman müracaat ederler. Ama bu yüzde yüz değil. Bu olmadan da idrarda yanma ve sık sık idrara çıkmayla ilgili nadir de olsa başvuran hasta gruplarımız var. Ama genellikle hastamız polikliniğe ağrısız pıhtılı hematüri ile başvurur. Bize başvuru yapan hastalarımızın tanı ve tedavileriyle ilgili süreçleri burada devam ettiriyoruz. Mesane kanserinden korunmak için mutlaka sigaradan uzak durmalıyız. Özellikle gençleri bu konuda uyarıyorum. Çünkü gençlerimiz sağlıklı oldukları için içtikleri sigaranın vücut üzerindeki etkisini o dönemde hissetmiyorlar ama uzun süreli hatta kısa süreli sigara kullanımında bu mesane kanserine yakalanma riski artar. Eskiden mesane kanserleri kadınlarda az görülürdü ama kadınlarda da sigaranın artık yaygın bir şekilde kullanılmasıyla ne yazık ki mesane kanseri artık kadınlarda da görülebiliyor. Erkekler kadar olmasa da onlarda da ciddi kanser vakalarıyla karşılaşıyoruz.” diye dikkat çekti.
“Kanserlerde erken tanı çok önemli”
Prostat kanseriyle ilgili önemli bilgilendirmelerde bulunan Geçit, “Prostat kanserinin tabii ki beslenme, kırmızı eti fazla tüketmek gibi benzeri şeylerle ilgisi var. Kırmızı etin fazla tüketilmesinden biraz uzak durmak gerekiyor ama prostat kanseriyle ilgili asıl vermemiz gereken mesaj, beslenmeden ziyade, aile öyküsü… Baba, amca ve dede gibi aileden biri prostat kanseri olan vatandaşların mutlaka üroloji polikliniğine erken yaş grubunda müracaat etmeleri gerekiyor. Onlar kırklı yaşları beklemeden polikliniğe başvurarak taramasını yaptıracak basit bir kan taramasıyla hastamızda prostat kanseri eğilimi var mı, yok mu bunu anlayabiliriz. Tabii ki erken tanı prostat kanserinde de mesane kanserinde de çok önemli! Mesane kanserinde erken tanıda yaptığımız işler hasta için daha hafif ama geç tanıda hastanın hayatını alt üst eden cerrahiler, kemoterapiler yapılmaktadır. Prostat kanseri için vereceğimiz en önemli mesaj, mutlaka 40-50 yaş civarında erkeklerin üroloji polikliniğine müracaat ederek kontrollerini yaptırmaları gerekiyor. Özellikle 50 yaş bandı bizim için önemli. Mutlaka polikliniğe müracaat ederek hem üroloji uzmanı tarafından değerlendirilecektir hem de basit bir kan testiyle hastanın prostat kanseri olup olmadığı anlaşılabilir.” ifadelerini kullandı.
“Günde 10 fincan üzeri kahve tüketimi böbrek kanseri riskini arttırabiliyor!”
Geçit, “Böbrek kanserinde de yine sigara, gereksiz ağrı kesici kullanımları, çok bilinç dışı ilaç tüketimleri, çok yoğun kahve tüketimi gibi faktörler var. Tabii ki günde içilen 3-4 fincan değil, 10 fincan üzeri kahve tüketimi böbrek kanseri riskini arttırabiliyor. Dolayısıyla böbrek kanserinde bunlara dikkat etmek gerekiyor. Böbrek kanserinin belirtisi ise kanama ve ağrı olabilir. Kanserin olduğu böbrek tarafında ağrı olabilir ele bir kitle gelebilir. Böbreğinde ağrı, ele gelen bir kitle veya bir kanama olması durumunda mutlaka hastalarımızın üroloji polikliniğine müracaat etmeleri gerekmektedir.” Tavsiyesinde bulundu.
“Tedaviye yardımcı ürünler rastgele kullanıldığında böbrek ve karaciğer yetmezliğine neden olabiliyor”
Piyasada satılan tedaviye yardımcı ürünlerin rastgele kullanıldığında böbrek ve karaciğer yetmezliğine neden olabildiğine vurgu yapan Geçit, “Tedaviye yardımcı diye satılan birtakım piyasadaki ticari ürünler böbrek yetmezliğine de karaciğer yetmezliğine de hepimizin bildiği gibi sebep olabiliyor. Örneğin ısırgan otu faydalı ama hangi dozda, ne kadar faydalı? Bu rastgele kullandığınızda karaciğer yetmezliği, belki böbrek yetmezliği yapacak. Yani her bitki masum değildir! Bu, mutlaka bir hekim kontrolünde uygun dozlarda hastalara önerilmesi gerekir. Özellikle alkolden ve uyuşturucudan uzak durulması gerekir. Çünkü bunlar hem ruhsal sağlıklarını hem de bedensel sağlıklarını yok eden zararlı maddelerdir.” diye dikkat çekti.
“Son 5 yılda 2 tane bölgesel kurs düzenledik, 2 tane de ulusal ölçekte online canlı cerrahi yaptık”
Geçit, son olarak şunları söyledi:
“Biz son 5 yılda kliniğimizde 2 tane bölgesel kurs düzenledik. 2 tane de ulusal ölçekte canlı cerrahi yaptık. Ulusal ölçekte canlı cerrahilerimizin bir tanesi laparoskopik böbrek kanseri kursuydu. Ona Türkiye’nin büyük şehirlerinde büyük üniversitelerinde profesör doçent uzman düzeyinde 274 civarında katılım oldu. Onun dışında adrenal dediğimiz böbreküstü beziyle ilgili yine bir kurs düzenledik. Ulusal ölçekte online canlı cerrahi yaptık. Ona da 204 civarında katılım oldu. Yine Türkiye’nin en saygın üniversitelerinden hocalar, uzmanlar, asistanlar katıldı. Bu da bizim ve kliniğimiz için gurur verici.” (İLKHA)