Adana’da 3 Aralık Dünya Engelliler Günü dolayısıyla engelliler düzenledikleri yürüyüşle, siyonist rejimin saldırılarına karşı Filistinlilere desteklerini gösterdi.
Görmeyenler Kültür ve Birleşme Derneği, Filistin’de yaşanan zulmü kınamak ve işgal rejiminin saldırılarına karşı Filistin halkının yanında olduklarını göstermek amacıyla yürüyüş ve basın açıklaması düzenledi.
İHH’nın destek verdiği etkinlikte, Filistin’deki katliamlar kınanırken, sloganlarla Filistin’e ve direnişe destek mesajı verildi.
Yürüyüş sonrası 5 Ocak Meydanı’nda yapılan basın açıklamasında, konuşmalar yapıldı ve sık sık işgal rejimi aleyhine sloganlar atıldı.
Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başlayan basın açıklaması öncesi konuşan İHH Adana Şube Başkanı Mahmut Eraslan, dünyanın üç maymunu oynamaktan vazgeçmesi gerektiğini söyledi.
Basın açıklamasını grup adına Bekir Şen okudu.
“Biz gördük, siz neden körsünüz?”
Görmeyenler Kültür ve Birleşme Derneği Şube Başkanı İsmail Özden, engelli olmalarının işgalcinin zulmünü görmemek için bir engel olmayacağını ve taraflarının belli olduğunu belirterek, “Bizler bu vahşeti kalbimizle görüyoruz, kulağımızla işitiyoruz ve geceleri uyuyamıyoruz. Zalim israil’in çocuk, kadın, yaşlı demeden kimyasal silah kullanarak, insan dışı muamele yaparak yaptığı bu soykırımı kınamadan bizler evimizde rahat oturamayız. İnsan hakları denildiğinde bütün gücüyle bağıran, haykıran insan hakları aktivistlere buradan sesleniyorum: ‘Biz gördük, siz neden körsünüz? Biz buradayız siz neredesiniz?” şeklinde konuştu.
“Katillerin zulmüne karşı durmazsak ateş tüm dünyayı saracak”
Basın açıklamasını okuyan Bekir Şen, Kudüs’ün ve Mescid-i Aksa’nın sadece Müslümanların değil, tüm vicdanlı insanların meselesi olduğunu söyleyerek, şunları kaydetti:
“Bizim için Mekke ve Medine’deki kutsallarımız ne ise, Kudüs ve oradaki kutsallarımız da odur. O nedenle buradayız. Bizler, Kur’an’ın bizlere örnek gösterdiği, mazlûmun yanında yer alan Peygamber’in, mazlumun yanında yer alan ümmeti olarak buradayız. Bizler, sevgili Peygamber’imizin (Sallahu Aleyhi ve Sellem), “İnsanlar zalimin zulmünü görür de ona engel olmazsa, Allah’ın onları genel bir azaba uğratması kaçınılmazdır.” şeklinde buyurması nedeniyle buradayız. Bizler, sevgili Peygamber’imizin, “Mü’minler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar” şeklinde buyurması nedeniyle buradayız. Unutmayalım ki, masum canlara kıyan katillerin zulmüne karşı durmazsak ateş tüm dünyayı saracak, kimse güvende olmayacaktır. Çocukların bombalar altındaki çığlıklarını duymazsak tüm insanlığın canı yanacaktır. Herkesin, her zaman kötülüğe engel olmak için yapabileceği bir şeyler mutlaka vardır diye düşündüğümüz için buradayız. Ayrıca bu katliamlar nedeniyle yeni engelli bireylerin de sayıları hiç şüphesiz artmaktadır. Batı dünyasında insan kalmış olanlar bile Batı’nın lider ülkelerinin bu vahşet yanlısı dizilişi karşısında utanç duyuyorken, içimizdeki vicdanımız ölmediği için buradayız.”
“Cereyan eden savaş 7 Ekim’de başlamadı”
Filistin topraklarında uzun süredir yaşanan bir zulüm olduğuna dikkat çekilen açıklamada, Şen şu ifadeleri kullandı:
“Taraflar arasındaki güç dengesizliğine rağmen cereyan eden savaş 7 Ekim’de başlamadı. Aksa Tufanı’nı, zulüm altında geçen 75 yıldan, Gazze halkına hayatı zindan eden ablukadan, en temel hayat ihtiyaçlarından mahrum bir şekilde hayatta kalma süreçlerinden, Filistinlilerin yaşadıkları travmadan bağımsız olarak değerlendirmek yanıltıcı olacaktır. Yani huzur içinde bir hayat yaşarlarken, her şey yolunda giderken ortaya çıkmış bir isyan değildi, Aksa Tufanı. Aksa Tufanı başlamadan kısa bir süre önce yani bu yılın Mayıs ile Temmuz ayları arasında geçen zaman zarfında işgal güçlerinin öldürdüğü Filistinlilerin sayısı tam 450’ydi ve bunların da 67’si çocuktu. Bu ölümler sadece HAMAS’ın olduğu Gazze’de değil, HAMAS’ın olmadığı Batı Şeria’da da gerçekleşmişti. Bu ölümlerin sorumluları olarak sadece İsrail’in değil, Amerikalıların, özellikle de uluslararası normları teşvik etme ve işgali kınama şansına sahip olan ama bunun yerine sessiz kalmayı seçenlerin ölmüş vicdanlarının sembolik cenaze namazını kılmak yerinde olacaktır. Bu zulmü yapanların ve bu katliama ortak olanların tamamının uluslararası ceza mahkemelerince tüm dünyanın gözü önünde tarafsız bir şekilde yargılanıp alabilecekleri en yüksek cezayı almaları için de buradayız. Tüm dünyanın gözü önünde cereyan eden bu hadsiz ve haksız zulmü göremeyenlere göz, çocukların çığlıklarını işitemeyenlere kulak olmak için de buradayız.” (İLKHA)