Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Erdemli Gençlik Kulübünden “Örnek Şahsiyetlerle Kudüs Davamız” konferansı

Bingöl Erdemli, Gençlik Kulübü, “Örnek Şahsiyetlerle Kudüs Davamız” konulu konferans düzenledi.

Bingöl Erdemli, Gençlik Kulübü,

Bingöl Üniversitesi Recep Tayyip Erdoğan Kongre Merkezinde gerçekleşen konferansa, konuşmacı olarak, Siyer Vakfı Başkanı Muhammed Emin Yıldırım katıldı.

Kuran-ı Kerim tilaveti ile başlayan program, Erdemli Gençlik Kulübü’nün Aksa Tufanına destek bildirisi ile devam etti.

“7 Ekim’de Aksa tufanıyla başlayan cihat, İslam ümmetine ve tüm dünyaya İslam’ın nurunu tekrardan göstermiştir”

Bingöl Erdemli, Gençlik Kulübü adına bildiriyi okuyan Muhammed Demir, “Erdemli olmak hakka tabi olmaktır şiarı ile bu yola çıktık. Filistin ve Kudüs davası her şeyden önce ümmetin meselesidir. Ve ümmet olarak bu davayı hepimiz sahipleniyoruz ve sonuna kadar destekliyoruz. 7 Ekim’de Aksa Tufanıyla başlayan cihat, İslam ümmetine ve tüm dünyaya İslam’ın nurunu tekrar göstermiştir. Sayı olarak az olsalar dahi bütün dünyadan çok olduklarını özgür ve güçlü olduklarını göstermişlerdir. İşgal rejimi İsrail’in yaptığı bütün katliamlara, zulümlere, ibadethaneleri yıkmaya, hastaneleri bombalamalarına çoluk çocuk, kadın, yaşlı, ayıp, etmeksizin katletmeye devam eden her türlü zulmüne karşı direnişi asla bırakmayan inançlı insanların davasının da sonuna kadar yanında olduğumuzu bildiriyoruz.” dedi.

“İslam medeniyeti, insan medeniyetidir” 

Açıklamasının devamında Demir, “Birbirimize dua edelim ve fiilen de destek olalım. Yanlış yerde duranlardan olmayalım. Doğru yerde duranlardan olalım. Doğru adımları atanlardan olalım. Ve ne olursa olsun bedeli ne kadar ağır olursa olsun mazlumun yanında olalım ve zalimin karşısında olalım. Dolayısıyla bizim bu meseleyi her boyutuyla çok çok iyi anlamamız lazım. Çocuklarımıza, gençlerimize, yaşlılarımıza, imamlarımıza, cemaatlerimize, bütün hepimize, toplumun her kesimine bu Kudüs meselesini, Mescid-i Aksa meselesini, çevresi mübarek kılınan o toprakların bizim için ne anlam ihtiva ettiği meselesini çok iyi anlamalı ve çok iyi anlatmalıyız. Ben bugün size bu derdimi şahsiyetler üzerinden anlatmak istiyorum. Çünkü biliyorsunuz İslam medeniyeti insan medeniyetidir. İslam medeniyeti kadar insan yetiştiren, insan geliştiren, insan dönüştüren başka bir medeniyet yok. Emsalsiz bir medeniyetin mensubuyuz elhamdülillah. Bu ümmetin bir ferdi olmak bize şeref olarak çok büyük bir şereftir. Ve biz bu şerefi her zaman için anlayarak bu medeniyetimizin bir çocuğu olmak, bir ferdi olmaktan dolayı iftihar etmeliyiz. Şimdi bu insan medeniyeti ilk günden yani Hazreti Âdem’den şu ana kadar bu günden de son güne kadar hep insanlar yetiştirmiştir. Biraz önce okunan ayetlere dikkat ettiniz mi? Ahzab Suresi(21-23) ayetlerini okudu, Hafız kardeşimiz. Okuduğu 23. ayette adamlığın nasıl olması gerektiğini bize tarif etti:  “Müminler öyle erlerdir ki, öyle yiğitlerdir ki, öyle bahadırlardır ki, öyle kahramanlardırlar ki” deyip bunun kodlarını bize öğretti.” diye belirtti.

“8 ismin gölgesinde Kudüs’ü anlamak”

Siyer Vakfı Başkanı Muhammed Emin Yıldırım, Kudüs davasının tarih boyunca birçok önemli şahsiyetle ilişkili olduğunu ama bunlardan sadece 8 kişiye değineceğini belirterek, “Bir saat boyunca ben hiçbir şey söylemesem sadece size isimler ansam en az size beş bin altı bin tane isim aktarabilirim bir saat içerisinde. Bu beş bin altı bin ismin doğrudan Kudüs’le, Mescid-i Aksa’yla ilişkileri var. Ama buna hiçbirimizin tâkati yetmez. Ne yapacağım biliyor musunuz? Sadece sekiz ismi burada anmak istiyorum. Hem meclisimizin bir bereketi olsun hem de Kudüs davasını bu sekiz isim üzerinden bir kez daha öğrenmiş olalım. İsimleri söyleyince her bir ismin arkasına bir tekbir getirir misiniz? Evet. İslam’ın ilk Fatihi olan Yûşâ İbn-i Nun. Bize Kudüs’ün fethini emanet eden anahtarlarını bize emanet eden Emir el Mü’minin Hazreti Ömer, Kudüs’ün sahabe dönemindeki Fatih olan Ebu Ubeyde İbn Cerrah, Kudüs’ün ilk Müslüman valisi olan ve şu anda Mescid-i Aksa’da metfun olan Ubade İbni Samit. Sizin dedeniz olan ve şarkının en sevgili sultanı olan Selahattin Eyyubi. Büyük bir İslam âlimi olan, bir Osmanlı âlimi olan ama cihat ortaya çıktığında rahleyi değil, cihadı tercih eden İzzettin El Kassam, elektrikli sandalyeye mahkûm olmasına rağmen israil’in korkulu rüyası olan Şeyh Ahmet Yasin. Ve şu anda Gazze’deki kıyamın sembolü olan bütün Müslümanlara umut, ehli küfre ve korku olan Ebu Ubeyde. Bu sekiz ismin gölgesinde biz Kudüs’ü anlayacağız.” dedi.

“Kudüs sevdası, sadece siyonist terör örgütü saldırdığında hatırlanacak bir sevda değil”

Kudüs davasının nasıl olması gerektiğini üç kriter üzerinden belirten Yıldırım, “Şimdi benim güzel kardeşlerim, Yuşa Bin Nun, bir peygamber, Hazreti Musa’nın döneminde yaşayan onun terbiyesinde yetişen onun tedrisatından geçen Kur’an’a Kehf Suresi’nde Musa’nın genci diye geçen Maide Suresi’nin (21-24 ) ayetlerinde ve devamındaki ayetlerinde Hazreti Musa’nın askeri olarak Kudüs’ün davasının kodlarını bize öğreten o büyük insan, o büyük peygamber bizim bütün peygamberlerde olduğu gibi hidayet önderi olarak önümüzde duruyor. Ancak Hazreti Yuşa o kadar büyük bir peygamber ki bize kıyamete kadar gelecek olanlara da Kudüs’ün nasıl hep edileceğinin yolunu ve yöntemini gösteriyor. Allah Resulü’nün bize naklettiği bir hadis var. Efendimiz bize diyor ki, “peygamberlerden bir peygamber bir gazaya çıkmak istediği zaman şu o karşısında duran askerlerine şöyle bir hutbede, şöyle bir hitabede bulundu – peygamberlerden bir peygamber dediği Yuşa aleyhisselam. Gaza dediği Kudüs Fethi. Bakın Kudüs’ü feth edecek Kudüs’ü İslam’a yeniden özgürce kazandıracak ordunun nasıl bir kalitede olması gerektiğini bize gösteriyor – Diyor ki Yuşa aleyhisselam biz Kudüs’e sefere çıkıyoruz. Şu üç şeyi olan bizimle beraber gelmesin, çekilsin. Nedir o şey? Nikâh yapmış, düğününü yapmış, aklı evdeki hanımında kalan bizimle gelmesin. Evine bir çatı yapmış. Çatının üstünü kapatacak, aklı o çatıda kalan bizimle gelmesin. Ahırında gebe bebeler ve koyunlar olanlar ve şu anda onları düşünenler bizimle gelmesin. Üç şey söylüyor Yuşa İbni Nun. Bu ne demek biliyor musunuz? Kudüs Sevdası, salon sevdası değil. Kudüs sevdası sadece siyonist terör örgütü saldırdığında hatırlanacak bir sevda değil.” dedi.

“Müminiz cenneti yüreğimizde taşırız. Sürgün edilsek hicret, hapsedilsek halvet, öldürülsek şehadet”

Sürmekte olan zorlu sürecin asıl kaybedenlerine değinen Yıldırım, sözlerine şöyle devam etti, “Müminiz cenneti yüreğimizde taşırız. Sürgün edilsek hicret, hapsedilsek halvet, öldürülsek şehadet. Var mı daha ötesi? Bu hizmeti imanından, iman ettiği gelenlerinden alan insanlar olarak bunu söylüyoruz. O Ebu Ubeyde, o sadece gözleri gözüken ama alnı öpülecek o mücahitler ellerinden geleni yaptılar, yapmaya da devam ediyorlar. Ben size Bingöl’den bir şey söyleyeyim, bakın şu anda dünyanın her tarafından kardeşlerinizle sizinle beraber bizi izliyorlar. Vallahi de billahi de Gazze’de kazandı, Gazze’liler de kazandı. Kim kaybetti biliyor musunuz? Bu süreçte zalimle arasına ayırmayan kaybetti. Bu süreçte İsrail’e tam anlamıyla en güm seda ile tepkisini göstermeyen kaybetti. Bu süreçte İsrail’i gözünde büyüten ama şöyle ama böyle deyip bir şeyler dizenden kaybettik. Asıl cenaze namazını Gazze’de ölen o şehitlere değil kaybedenlere kılmalıyız biz.” şeklinde ifade etti. (İLKHA)