“Emperyalistlerin tüm çabalarına rağmen Kur’an-ı Kerim’e yönelik sevgi artacak”

İTTİHADUL ULEMA’nın düzenlediği ve İslam ülkelerinden seçkin ulemanın katıldığı programda alimler, emperyalistlerin tüm çabalarına rağmen Kur’an-ı Kerim’e yönelik sevginin artacağı mesajını verdi. İTTİHADUL ULEMA’nın düzenlediği ve İslam ülkelerinden seçkin ulemanın katıldığı programda alimler, bu sene 30 Eylül-1 Ekim tarihleri arasında ‘İslami Uyanışa Rehberlik Etme’ temasıyla İTTİHADUL ULEMA Genel Merkezi’nde gerçekleşti.  İTTİHADUL ULEMA düzenlediği “8’inci Alimler […]

İTTİHADUL ULEMA’nın düzenlediği ve İslam ülkelerinden seçkin ulemanın katıldığı programda alimler, emperyalistlerin tüm çabalarına rağmen Kur’an-ı Kerim’e yönelik sevginin artacağı mesajını verdi.

İTTİHADUL ULEMA’nın düzenlediği ve İslam ülkelerinden seçkin ulemanın katıldığı programda alimler, bu sene 30 Eylül-1 Ekim tarihleri arasında ‘İslami Uyanışa Rehberlik Etme’ temasıyla İTTİHADUL ULEMA Genel Merkezi’nde gerçekleşti. 

İTTİHADUL ULEMA düzenlediği “8’inci Alimler Buluşması” programına katılan Lübnan’da İslami Tevhit Hareketi Lideri ve Trablus’taki Tövbe Camii’nin İmam Hatibi Şeyh Bilal Said Şaban ve Mısır’dan katılım gösteren Dr. Talat Fehmi Kur’an-ı Kerim’e yönelik saldırıları değerlendirdi.

“Bu buluşma alimleri bilinçlendirme ve dile getirdiklerini daha güçlü ifade etmelerini sağlıyor”

Lübnan’dan katılım gösteren İslami Tevhit Hareketi Lideri ve Trablus’taki Tövbe Camisinin İmam Hatibi Şeyh Bilal Said Şaban, “Bizi buluşmaya davet eden İTTİHAD-UL ULEMA’ya teşekkürlerimi sunuyorum. Bu buluşmaya 3 yıldır katılım sağlıyorum. Bu buluşma alimleri bilinçlendirme ve dile getirdiklerini daha güçlü ifade etmelerini sağlıyor.  Alimlerin konumu, Selahaddin’i Eyyubi’nin yüceliğinden ve ailenin öneminden bahsederken bunlardan yola çıkarak ümmetimize saldıran tüm düşmanlarımızın planlarına karşı koymamız gerektiğine değinilmektedir. Sapkınlıklara karşı ailenin birliğine ve liderlerin eksikliğinde Selahaddin’i Eyyubi’nin öneminden bahsedilmektedir. Buradan yola çıkarak Selahattin Eyyubi’nin nesilleri yetiştirdiği gibi, bizim de Mescid-i Aksa’yı özgürleştirmek için aile terbiyesine önem göstermemiz gerektiği vurgulanmaktadır. Ayrıca alimlerin bilinçlendirilmesine vurgu yapılmaktadır ki alimlerimiz hidayet yolunda kalabilsin ve dalalet yoluna düşmesinler. Alimler iki sınıftır. Bunlardan birincisi hidayet alimleri olup insanları birliğe ve Allah’ın ipine sarılmaya davet ederler. İkinci sınıf alimler ise yöneticilerin gölgesinde ve arkasına geçerek onların dilediği yönde fetvalar vererek insanları Allah’ın kitabında bahsettiği İman ve İslam dairesinden uzaklaştırmaktadırlar.” şeklinde konuştu. 

“Tüm bu çabalara rağmen Allah’ın izniyle tam tersine Kur’an-ı Kerim’e yönelik sevgi artacak”

Şeyh Bilal Said Şaban

Dünya genelinde emperyalistlerin projesi Kur’an-ı Kerim’e yönelik yanlış algı oluşturmak olduğunu söyleyen Şaban, “Batı’daki Kuran’a yönelik düşmanlık ve Peygamber Efendimize (Sallallahu Aleyhi Vesellem) yönelik iğrenç ifadeler konusunda şunu ifade etmek istiyorum. Dünya genelindeki emperyalistlerin projesi sürekli olarak Kuran’a yönelik yanlış bir algı oluşturmaya çalışmaktadır. Bunun da asıl sebebi Kur’an-ı Kerim’in hidayet kaynağı olmasıdır. Nitekim Müslümanların, emperyalistlerin projelerinin karşısında durmalarını da emreden yine Kur’an-ı Kerim’dir. Dostu-düşmanı belirleyen ve Müslümanların bir araya gelmeleri gerektiğini söyleyen de yine Kur’an-ı Kerim’dir. İngiltere, Amerika, Fransa ve Batı, Müslümanları bölmeye çalışmaktadır. Şu Arap, şu Türk, şu Kürt, şu Fars diyerek bölmeyi amaçlarken Kur’an-ı Kerim ise ‘Şüphesiz tüm müminler kardeştir.’ demektedir. Ancak tüm bu çabalara rağmen Allah’ın izniyle tam tersine Kur’an-ı Kerim’e yönelik sevgi artacak ve insanlık Kur’an-ı Kerim’i anlama konusunda daha çok önem gösterecektir.” ifadelerini kullandı.

“Rabbimin izniyle inşallah çok yakın bir süreçte Mescid-i Aksa’nın avlusunda bir araya geleceğiz”

Tüm Müslümanların sorumluluğu Mescid-i Aksa’yı özgürleştirmek olduğunu dile getiren Şaban, “Alimler olarak bizlerden her birimiz ya Kudüs’ü fetheden Hazreti Ömer gibi olmalı, ya Kudüs özgürleştiren Selahaddin-i Eyyubi gibi olmalı ya da 2’inci Abdülhamid gibi Kudüs’ü himaye eden kişiler olmalıyız. Ancak bu üç seçenek dışında bizlerin başka bir alternatifi söz konusu değildir. Türkiye’de bulunan Türk, Kürt, Arap ve diğer tüm Müslümanların sorumluluğu Peygamber Efendimizin (Sallallahu Aleyhi Vesellem) İsra’yı gerçekleştirdiği Mescid-i Aksa’yı özgürleştirmektir. Nitekim bu İsra’yı gerçekleştiren Peygamber Efendimiz, sadece Filistinlilerin Peygamberi değil, bilakis alemlere rahmet olarak gönderilen efendimiz Hazreti Muhammed’in İsra’sı idi. Rabbimin izniyle inşallah çok yakın bir süreçte Mescid-i Aksa’nın avlusunda bir araya geleceğiz. Ümmetin tüm kesimlerinden olan Müslümanlar; Türkü, Kürdü, Arabı, Peştusu, Belucu ve diğer tüm ırkları hep birlikte Mescid-i Aksa’ya doğru akın ederek Selahaddin-i Eyyubi’nin hayalini ve İsra Süresi’nin şu vadini yerine getireceğiz: ‘Bu iki fesattan ilkinin zamanı gelince üzerinize güçlü ve kuvvetli kullarımızı gönderdik. Bunlar, evlerin arasında dolaşıp köşe bucak her tarafı aradılar. Bu, yerine getirilmiş bir vaat idi.’ Ya Rabbi, bizleri Kudüs’ü ve Mescid-i Aksa’nın özgürleştirecek olan ordunun neferlerinden eyle. Öyle ki, ya Mescid-i Aksa’nın kapılarının önünde canımızı verip şehid olalım ya da La İlahe İllallah Muhammedün Resulullah sancağını oraya dikelim.” temennisinde bulundu.

“Bu konferans İslam ulemasının birbirini tanıması, fikir alışverişinde bulunması için fırsattır”

Dr. Talat Fehmi

İslam ulemaları birbirilerini tanıması ve fikir alışverişlerinde bulunmaları bir fırsat olduğuna vurgu yapan Dr. Talat Fehmi, “İlmi bir konferans olan bu konferans, İslam ulemasının birbirini tanıması, fikir alışverişinde bulunması ve yüce Allah’ın ‘Doğrusu bu sizin ümmetiniz (tevhid dini olan Müslümanlık), bir tek ümmettir (bir tek din olarak sizin dininizdir). Ben de sizin Rabbinizim. O halde bana kulluk edin.’ sözünün gereğini yerine getirmek için güzel bir fırsattır. Bu cömert ve misafirperver ülkedeki mültecilerin yaşamlarına gelince diyoruz ki, eğer insani ve İslami ahlak uygulanırsa zaten hiçbir sorun olmaz. Çünkü Cenab-ı Hak bizi yaratmış ve şöyle buyurmuştur. ‘Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdar olandır.’ buyurmaktadır. Allah; insanları birbirlerini tanımaları, yardımlaşmaları ve birbirlerine dost olmaları için yaratmış. İnsanlar arasındaki farkı ise takvaya, insanlığa ve dünyaya sağladıkları iyiliklerin miktarına göre değerlendirmiştir. İnsan ahlakını Allah’ın istediği gibi uygularsak sorun olmaz. Irkçılık ve mezhepçilik olmaz. Hadisi şerifte: ‘Hepiniz Adem’densiniz, Adem de topraktandır.’ buyurulmuştur. Sevdiğimiz ve takdir ettiğimiz bu cömert ülkede diyoruz ki, yabancılarla başlayan bu ırkçılık bir süre sonra ülke bileşenlerine de karşı da yayılır. Bu durum ise büyük sorun ve sıkıntıları meydana getirir. Yetkilileri ve aydınları bu konuyu dikkate almaya davet ediyoruz.” dedi. (İLKHA)

Exit mobile version