Aslan: siyonist dünyasına karşı dünya sivil toplum örgütleri birleşmeli

Basın mensuplarıyla bir araya gelen Öz-Orman-İş Sendikası Genel Başkanı Settar Aslan, işgalci siyonistlerin Filistin'de yaptığı katliam ve soykırıma değinerek siyonist dünyasına karşı dünya sivil toplum örgütlerini birleşmeye davet etti.

Öz-Orman-İş Sendikası Genel Merkezinde düzenlenen basın toplantısında konuşan Öz-Orman-İş Sendikası Genel Başkanı Settar Aslan, gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.

2023 yılında yaşanan gelişmelerin de ele alındığı toplantıya sendika üyeleri ve birçok basın mensubu katıldı.

Toplantıda Aslan, işgalci siyonistlerin Filistin’de yaptığı katliamlarına değinerek kınadı.

“Dünya’da barış istiyoruz diyen Unicef, Dünya Sağlık Örgütü neden görevlerini yapmıyor”

Öz-Orman-İş Sendikası Genel Başkanı Settar Aslan

İnsanlığın yok edinmek istendiğini belirten Aslan, “Filistin’e dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Filistin’de acının tanımını hangi sözcüklerle ifade edebiliriz. Zulüm, dünyanın gözleri önünde yapılırken, dünya barışını sağlıyoruz diyen BM bir işe yaramıyor. İşlenen bu suçlara uluslararası mahkemeler neden sessiz kalıyor. Okullar, hastaneler, mülteci kampları dünyanın gözleri önünde vuruluyor. Bir insan kendi topraklarında mülteci olur mu? Maalesef kendi topraklarında yaşayan insanları mülteci olarak adlandırıyoruz. Bunun doğru olmadığını ifade etmek istiyorum. Dünyada barış istiyoruz diyen Unicef, Dünya Sağlık Örgütü neden görevlerini yapmıyor. Gazzesiz bir dünya hayali kuranlara 8 milyar insan neden sessiz kalıyor? Bulutlardan yağmur yerine bombalar boşalıyor ve dünya buna sessiz kalıyor. Ölümden korkanlara inat, Gazze’de çocuklar ölüm oyunları oynuyor. Gazze’nin dünyadan ebediyen yok olmasını isteyen israil, 3 milyon mazlumu katlediyor. Soykırım yapıyor. Filistin’de (Gazze’de) anneler evlatlarından koparılıyorlar. Orada bir katliam yaşanıyor ve dünya buna sesiz kalıyor.” dedi.

“Filistin’de yaşananlara karşı ateşe körükle gitmek isteyen ülkelere inat dünyanın ayağa kalması gerekiyor”

Konuşmasının devamında Aslan, şunları söyledi:

“Dünyanın Filistin’de akan kanı durdurması gerekiyor. Bunun için gerekli sorumluluğun artık alınması gerekiyor. Ateşe körükle gitmek isteyen ülkelere inat dünyanın ayağa kalması gerekiyor. Artık hepimizin taşın alına elimizi koymamız gerekiyor. Bu yangının bütün dünyayı yakacağını haykırmamız gerekiyor. Görmedim diyemeyiz, görüyoruz. Duymadım diyemeyiz, duyuyoruz. Buradan bütün dünya ve var olan sivil toplum örgütlerine sesleniyoruz; bu yangına sesiz kalmayalım. siyonist dünyasına karşı dünya sivil toplum örgütlerini birleşmeye davet ediyorum. siyonist israilin yaklaşık 3 aydır yapmış olduğu katliamlara karşı Türkiye öncülüğünde atılan adımları destekliyoruz. Vahşetin ilk gününden bu yana Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın Gazze davasına yönelik vermiş olduğu mesajlar da dünya gündeminde yer edinmeye başladı.”

“Bizler atılan boykot adımlarını olumlu buluyoruz”

Tüm yönüyle işgalcilerin boykot edilmesi gerektiğinin belirten Aslan, “israile yönelik atılan boykot adımlarının Dünya Sivil Toplum örgütleri açısından da ele alınması gerektiğine inanıyoruz. Öz-Orman-İş olarak başta üyesi bulunduğumuz EFFAF ve diğer uluslararası konfederasyon ve bağlı sendikaları, israilin yaptığı soykırımın durdurulması için sorumluluk almaya davet ediyorum. Aynı zamanda Türkiye’deki sivil toplum örgütlerinin de insanlığın yok edildiği Filistin için bir olmaya, birlikte adım atmaya davet ediyoruz. Bizler atılan boykot adımlarını olumlu bulduğumuzu, yerli ve milli adımların daha da genişletilmesi gerektiğini tekrar hatırlatmak istiyoruz. TROY bankacılık sistemi başta olmak üzere yerli adımları attığımızı da buradan belirtmek istiyorum.” ifadelerine yer verdi.

“Bizler memur ve işçi arasındaki makasın açılmamasını istiyoruz”

Aslan, “İşçi ve memur arasındaki makas açılmamalıdır. Seçim vaatleri arasında olan memura seyyanen 8 binlik zammın bu yıl kapsamı genişletilerek işçileri de kapsaması gerektiğini düşünüyoruz. Verilen maaşların işçilerin ev, kira, barınma giderleri göz önüne alındığında yetersiz kaldığını, memurlara verilecek olan zam oranıyla birlikte 30 bin lirayı aşması beklenen memur zam oranının işçileri de kapsayacak şekilde düzenlenmesini istiyoruz. Bizler memur ve işçi arasındaki makasın açılmamasını istiyoruz.” şeklinde belirtti.

“Artan enflasyon karşısında her geçen gün işçilerimizin alım gücü düşmektedir”

Asgari ücret ile ilgili de konuşan Aslan, “Dünya genelinde yaşanan enflasyon artışları gibi maalesef ülkemiz de de bu durumdan etkilenmektedir. Artan enflasyon karşısında her geçen gün işçilerimizin alım gücü düşmektedir. Hafta başında başlayan asgari ücret görüşmelerinin de alım gücü ve enflasyon olmak üzere iki başlıkta değerlendirilmesini bekliyoruz. Ayrıca hükümet yetkililerinin yapmış olduğu açıklamalarda, vatandaşımızı enflasyona ezdirmeyeceğiz açıklamaları, yaklaşık 8 milyon işçiyi umutlandırmaktadır.” dedi.

“Asgari ücrete yüksek bir zamla hem işçi hem de işverenin memnun edilmesi sağlanmalıdır”

Asgari ücrette öze dönüş olması gerektiğini belirten Aslan, “Hükümet asgari ücret konusunda tek zam konusunu değerlendirirken bu konuda bir uyarıda bulunmak istiyoruz. Asgari ücrette öze dönüş düşünülürken yapılacak olan çalışmalar neticesinde yüksek bir zamla hem işçi hem de işverenin memnun edilmesi sağlanmalıdır. Asgari ücrette öze dönüşün sağlanması noktasında olağanüstü durumların oluşması halinde görüşmeler için kapının açık kalması önemlidir. Toplu sözleşmelerde öze dönüşün konuşulduğu şu günlerde, önemli bir konuyu da sizlere hatırlatmak istiyorum. Bugüne kadar emekliye ara zam verildi, asgari ücretliye ara zam verildi, memura ara zam verildi ama kamu işçisine ara zam verilmedi. Bu da işçimizin zamsız maaşlarla mevcut ekonomiye karşı direnç gösterememesine sebep oldu. İşçilerimiz aldığı maaşın yarıdan fazlasını ev kiralarına vermektedirler. Üyelerimizin ev, ısınma, mutfak masrafları da göz önüne alındığında her bir işçinin bir sonraki aya borçlu girdiği tespit edilmiştir. Yapılacak olan öze dönüş çalışmalarından önce, öncelikle işçilerimizin alamadıkları ek artışların sağlanması, memurların almış oldukları 8 binlik zammın kendilerine de verilmesi ve bundan sonrası için de kamudaki memur ile kamudaki işçi maaşları arasında büyük farkların oluşmaması gözetilmelidir.” diye konuştu.

“Asgari ücret komisyonun yapısı demokratik değildir”

“İşçi temsilcisiz bırakılmamalıdır” diyen Aslan, devamında şunları aktardı:

“Bir asgari ücret görüşmeleri bakanlık nezdinde devam ediyor. Burada 5 işveren, 5 işçi ve 5 hükümet temsilcisinden oluşan asgari ücret komisyonu var. Bu komisyonun yapısı demokratik değildir. Çünkü Türk-İş dışında 2 işçi konfederasyonu daha var. Bunlar temsili üye sayıları oranında asgari ücret komisyonunda temsil edilmelidir. Yani Türk-İş’ten 5 kişi gireceğine 3 kişi girsin, birer tane de diğer konfederasyonlardan girerse daha demokratik olur. Diğer konfederasyonlar da aynı zamanda masada katkı sağlar ve aynı zamanda da sorumlulukları üstlenmiş olurlar. Onun için pazarlık masasından kalkınmamalı ve sonuna kadar müzakere edilmelidir. Çünkü pazarlık masasından kalktığınız an orada işçiler temsilcisiz kalıyor. O zaman da tek taraflı bir temsiliyet söz konusudur. Bu anlamda eğer masada zorlanıyorsanız örgütlü olan sivil toplum örgütlerinden de her türlü destek istenilebilir, onların gücünden de faydalanabilirsiniz diye düşünüyoruz.”

“Toplu sözleşmelerin konfederasyonlar çerçeve protokoller imzalıyorlar”

Toplu sözleşmelerin sadece konfederasyonlarla yapılmaması gerektiğini de aktaran Aslan, “Toplu sözleşmeleri konfederasyonlar çerçevesinde protokolle imzalıyorlar. Çerçeve protokolünü konfederasyonlar imzaladığı zaman konfederasyonlar sadece ormanı görüyor. Halbuki o ormanın içerisinde bir sürü çeşitlilik var. Ormanalar da bir dünya çeşitlilik var. Konfederasyonlar işçi ile birebir muhatap olmadıkları için sadece ormanı görerek çerçeve protokolü imzalıyorlar. Halbuki iş yerlerinin kendine has sorunları var. Çözülmesi gereken sorunları var. Pazarlık masasında işveren diyor ki sorunu çözmemiz lazım. Sendika diyor ki bunun çözülmesi gerekiyor. İş barışı bakımından bunun olması gerekir diyor. Ama kamu işveren sendikası diyor ki çerçeve protokolünde bu yok. Çerçeve protokolünde olmadığına göre pazarlık masasında işveren sendikasıyla kavga etmek durumunda kalıyoruz. Bu anlamda konfederasyonlar müzakere yapabilir ama konfederasyonların çerçeve protokolü bağlayıcı olmamalıdır.” dedi.

Aslan, daha sonra orman yangınlarıyla mücadele ile ilgili de konuştuktan sonra gazetecilerin sorularını yanıtladı. (İLKHA)

Exit mobile version