Gazze’deki şehidlerin yüzde 70’i kadın, çocuk ve yaşlı

Gazze'deki Sağlık Bakanlığı, siyonist işgal rejiminin saldırılarında şehid olanların yüzde 70'inin kadın, çocuk ve yaşlılar olduğunu bildirdi.

Gazze’deki Sağlık Bakanlığı, siyonist işgal rejiminin saldırılarında şehid olanların yüzde 70’inin kadın, çocuk ve yaşlılar olduğunu bildirdi.

Gazze’deki hükümetin medya ofisinden yapılan açıklamada, siyonist rejimin 7 Ekim’den bu yana sürdürdüğü saldırılarda Gazze’de 433 aileyi katlettiği ve bu ailelerden toplam 2 bin 421 kişinin şehid olduğu aktarıldı.

Açıklamada, Gazze’de şu ana kadarki toplam şehid sayısının 3 bin 478, yaralı sayısının da 12 bin 65 olduğu belirtildi.

Siyonist rejimin saldırılarında 4 bin 821 binanın tamamen yıkıldığı, bu yapıların 12 bin 845 haneyi kapsadığı; yaklaşık 121 bin dairenin zarar gördüğü, bunlardan 9 bin 55’inde ikamet etmenin mümkün olmadığı ifade edildi.

Enkaz altında kalan 1300 kişi hakkında kayıp bildirimi yapıldığı, bunlardan 600’ünün çocuk olduğu; saldırılarda şehid olanların yüzde 70’inin kadın, çocuk ve yaşlılardan oluştuğu bildirildi. (İLKHA)

Batı Şeria’da 3 Filistinli genç şehid edildi

Siyonist rejim, işgal altındaki Batı Şeria’da dün 3 Filistinliyi daha şehid etti. 7 Ekim’den bu yana şehid edilen Filistinlilerin sayısı 67’ye çıktı.

Batı Şeria’nın birçok kentinde siyonist işgal rejimi sözde ordusu ile Filistinliler arasında çatışma yaşanıyor.

Dün çıkan çatışmalarda 3 Filistinli genç şehid oldu.

Filistin Sağlık Bakanlığından yapılan açıklamada, Nablus’ta siyonist işgal rejimi sözde askerlerinin açtığı ateşte 24 yaşındaki İbrahim el-Hac Ali’nin şehid olduğu belirtildi.

Ramallah’ta ise bir Yahudi işgalcinin ateş açması sonucu 21 yaşındaki Muhammed Abdurrahman Fevvaka katledildi.

Siyonist rejim sözde askerlerinin, işgal altındaki Batı Şeria’nın 40 kilometre batısındaki Budrus köyüne düzenlediği baskın sırasında Cibril Avad adlı Filistinli genç şehid olurken bir kişi de yaralandı.

Hamas Hareketi’nin 7 Ekim Cumartesi günü başlattığı operasyonun ardından aralarında Kudüs’ün de olduğu Batı Şeria’nın kent ve beldelerinden el-Halil, Ramallah, Eriha, Nablus ve Kalkilya’da çatışmalar devam ediyor.

Çatışmalarda en az 1000 kişinin de yaralandığı belirtildi.

 

Siirt’te Gazze’ye destek çadırı kuruldu

İşgal son bulana ve İslam ülkelerinin liderleri somut bir adım atıncaya kadar destek çadırı ve basın açıklamaları gibi faaliyetlerinin devam edeceğini belirten HÜDA PAR Siirt İl Başkanı Abdulhakim Tekin, her gün saat 20.00’da Siirt halkını, “Gazze’ye Destek Çadırı”na beklediklerini kaydetti.

Siyonist işgal rejiminin dün akşam Gazze’deki El-Ehli Baptist Hastanesini bombalaması sonrası HÜDA PAR öncülüğünde Siirt halkı sokaklara dökülmüş, işgal rejimi ve destekçilerini lanetlemişti. Bugün de HÜDA PAR, Gazze’ye destek çadırı kurdu.

İşgal son bulana ve İslam ülkelerinin liderleri somut bir adım atıncaya kadar destek çadırı, eylemler ve basın açıklamalarının devam edeceğini ifade eden HÜDA PAR Siirt İl Başkanı Abdulhakim Tekin, her gün saat 20.00’da Siirt halkını “Gazze’ye Destek Çadırı”na beklediklerini kaydetti.

Bugün Gazze’ye destek çadırına toplanan halk, HÜDA PAR İl Başkanlığının düzenlediği ve Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başlayan basın açıklamasına katıldı.

Basın açıklamasını, HÜDA PAR Gençlik Kolları Başkanı Yakup Toprak okudu.

“Siyonist katillerden merhamet dilenen zavallılar ne zaman uyanacak?”

“Eğer vicdanı ölmemiş, insanlığını yitirmemiş olanlar harekete geçmezse, siyonizmin nasıl bir sapıklık olduğunu bilmeyenlerin “bu kadar da olmaz” diyecekleri çok vahşet görürüz.” diyen Toprak, “Siyonist katillerden merhamet dilenen zavallılar ne zaman uyanır? Vahşette sınır tanımayan katillerin anladığı tek dil var: kuvvet. Bütün İslam ülkelerinin ve soykırıma karşı, insani değerlerden yana olan diğer ülkelerin hep birlikte ayağa kalkmasının zamanı gelmedi mi? Siyonist terör şebekesinin devlet değil bir terör örgütü olduğu gerçeği görülmeli, devlet olarak tanınmasından vazgeçilmelidir.” ifadelerini kullandı.

“Gazze’ye acil insani yardım gönderilmeli, siyonistlerden izin isteme zilletine düşülmemelidir”

Normalleşme girişimlerinden vaz geçilmesi gerektiğinin altını çizen Toprak, “Siyonist işgal rejimi ile diplomatik ilişkisi olanlar bu ilişkilerini derhal kesmeli, diplomat kılıklı Siyonistleri derhal sınır dışı etmeli, kendi diplomatlarını geri çağırmalıdır. Hava sahaları Siyonist işgal rejiminin hava limanlarına giden ve oralardan kalkan bütün uçaklara kapatılmalıdır. Deniz araçları ile ilgili benzer uygulama yapılmalıdır. Soykırım cürmünün birkaç yetkili tarafından değil, ortak kararla işlendiği kabul edilmeli, destekleyenler ve cesaretlendirenler ile ilgili soruşturmalar açılmalıdır. Vahşetin sorumluları hakkında derhal yakalama/tutuklama kararları çıkarılmalıdır. Daha önce Güney Afrika’nın Irkçı Rejimine uygulanan toplu ambargo Siyonistlere de uygulanmalıdır. Ambargoya uymayanlara yaptırım uygulanmalıdır. Gazze’ye acil insani yardım gönderilmeli, bunun için Siyonistlerden izin isteme zilletine düşülmemelidir. Zulme sessiz kalmak, zulümdür. Zalime destek olmak, cürümdür. İnsanlık er veya geç bu cürümlerin hesabını soracaktır.” şeklinde konuşmasını tamamladı.

“Eylemimiz, ülkemiz ve İslam ülkelerinin liderleri somut adım atıncaya kadar devam edecek”

Dün gece siyonist işgalcilerin tarihte eşi benzeri görülmemiş bir cürüm işlediklerine dikkat çeken HÜDA PAR Siirt İl Başkanı Tekin,”Tarihteki Firavun ve despot zalimleri hayrete düşürecek bire cürüm işlendi. Bu kadar çocuğun bir anda katledilmesi, soykırıma uğratılması nadir bir durumdur. İşgal rejiminin bu cesareti Müslümanların sessizliğinden, Müslümanların idarecilerinin Müslümanlar gibi olmamasından kaynaklanıyor. Maalesef Müslümanların duygularına tercüman olamıyorlar. Tüm dünyaya, Müslüman ülkelerin liderlerine ve Cumhurbaşkanımıza sesleniyorum ‘işgalcilerin anladığı tek bir dil vardır oda somut yaptırımlar’ müşahede ettik ki işgal rejimi kınanmaktan, sözlü eylemlerden anlamıyor. Onları durduracak, işgali sona erdirecek somut adımlar bekliyoruz. Siyonizm insanlığın en büyük düşmanıdır. Hem bölge hem de dünya barışının önündeki en büyük engeldir. Bizler ve Siirt halkı olarak her akşam Gazze’ye destek çadırında olacağız. Her akşam saat 20.00’da basın açıklaması, dua ve konuşmalarımız olacak. Bu eylemimiz işgalciler zulümlerine son verinceye kadar sürecek. Başta kendi ülkemiz ve İslam ülkelerinin liderleri somut adım atıncaya kadar “Gazze’ye Destek Çadırı”nda olacağız.” ifadelerini kullandı.

 

Bursa “Özgür Kudüs” için kıyama durdu

Siyonist işgal rejiminin dün akşam Gazze’ye yönelik başlattığı saldırılar ve Baptist (Ehli Arab) Hastanesi’ni bombalamasında yüzlerce şehit ve yaralı olmasını kınamak için Bursa’da kitlesel basın açıklaması yapıldı.

HÜDA PAR Bursa İl Başkanlığı tarafından “Özgür Kudüs için Kıyamdayız”  sloganıyla yatsı namazı sonrasında Bursa Ulu Camii avlusunda bir basın açıklaması düzenlendi.

Basın açıklaması öncesinde HÜDA PAR Bursa İl Başkanı Mehmet Şimşek, bir selamlama konuşması yaptı.

“Vatandaşlar saldırıları kınayabilir ama devletler yaptırıma gitmelidirler”

Halkı Müslüman olan ülkelerin liderleri vatandaşlar gibi yapılan bunca vahşeti sadece kınamakla yetindiklerini belirten Şimşek, “siyonistlerin her gün şiddetle artan saldırılarına onlarda biraz daha şiddetini artırarak sadece kınamakla kalıyorlar. Vatandaşlar saldırıları kınayabilir. Ama devletler kınamamalıdır. Devletler yaptırıma gitmelidirler. Bütün İslam ülkeleri bir araya gelip her birinin bir kova su dökmesiyle sel olacak bir terör şebekesi olan israile karşı sadece kınamakla yetinmek dökülen Müslüman kanlarının daha fazla akmasına sebebiyet verir.” şeklinde konuştu.

Daha sonra basın açıklamasını HÜDA PAR Bursa İl Başkan Yardımcısı Adnan Alınç okudu.

Mescid-i Aksa’nın çevresinde bulunması hasebiyle Filistin topraklarının Rabbimiz tarafından mübarek kılınmış topraklar olduğunu belirten Alınç, “Bu nedenle Aksa’nın kutsiyetini muhafaza etmek sadece Filistinlilerin değil, bütün ümmetin ortak sorumluluğudur. Önce olayı doğru tanımlamalıyız; yaşanmakta olan savaş iki denk tarafın olduğu bir savaş değildir. Bu nedenle her iki tarafa da aynı çağrıyı yapmak, yaşanan mezalime karşı zalimin yanında olmak anlamına gelir.” dedi.

“Rabbine dayanıp vatanını bu katil sürülerinden kurtarmaya çalışan mazlum bir halk var”

Alınç, “Bir tarafta hiçbir kural ve kutsiyeti tanımayan, güçten ve zorbalıktan başka bir dilden anlamayan, dünyanın değişik yerlerinden Filistin topraklarına üşüşen vahşi katiller sürüsü; diğer tarafta gasp edilmiş vatanlarını canları pahasına savunan, kendi vatanlarında hapis hayatı yaşatılan, Rabbine dayanıp vatanını bu katil sürülerinden kurtarmaya çalışan mazlum bir halk vardır. Hiçbir uluslararası sözleşme, hiçbir hukuk düzeni, hiçbir vicdan bu iki tarafı eşit ve denk olarak kabul edip aynı muameleyi yapmaz, yapmamalıdır.” diye belirtti.

“Filistin ve Gazelli kardeşlerimiz büyük bir fedakârlık göstermektedirler”

Bugün silah ve teknolojik imkânlar bakımından en donanımlı devletlerin siyonistlerin yanında yer aldıklarını belirten Alınç, “Açıkça beyan etmekte ve bu desteklerini fiilen icra etmektedirler.  Buna karşılık vicdan sahibi insanlığın büyük bir kısmı, yaşanan bu zulme karşı Filistin’i desteklemelerine rağmen ülkeleri idare edenler Filistin halkının katliamdan kurtarılması için sadra şifa bir uğraş vermemektedir. Bu yalnızlık ve imkânsızlık içerisinde Filistin ve Gazzeli kardeşlerimiz büyük bir fedakârlık göstermektedir.” ifadelerini kullandı.

“Siyonist katillerden merhamet dilenen zavallılar ne zaman uyanır”

Eğer vicdanı ölmemiş, insanlığını yitirmemiş olanlar harekete geçmezse, siyonizmin nasıl bir sapıklık olduğunu bilmeyenlerin “bu kadar da olmaz” diyecekleri çok vahşet göreceklerini söyleyen Alınç,

“Siyonist katillerden merhamet dilenen zavallılar ne zaman uyanır? Vahşette sınır tanımayan katillerin anladığı tek dil var, o da kuvvettir. Bütün İslam ülkelerinin ve soykırıma karşı, insani değerlerden yana olan diğer ülkelerin hep birlikte ayağa kalkması ve bu maddeleri uygulaması gerektiğine inanıyoruz.” şeklinde konuştu.

“Aziz halkımızın huzurunda şu çağrıda bulunuyoruz”

Alınç, ” HÜDA PAR olarak aziz halkımızın huzurunda şu çağrıda bulunuyoruz:

1- Siyonist terör şebekesinin devlet değil bir terör örgütü olduğu gerçeği görülmeli, devlet olarak tanınmasından ve “Normalleşme” hokkabazlığından vaz geçilmelidir.

2- Siyonist işgal rejimi ile diplomatik ilişkisi olanlar bu ilişkilerini derhal kesmeli, diplomat kılıklı siyonistleri derhal sınır dışı etmeli, kendi diplomatlarını geri çağırmalıdır.

3- Hava sahaları siyonist işgal rejiminin hava limanlarına giden ve oralardan kalkan bütün uçaklara kapatılmalıdır. Deniz araçları ile ilgili benzer uygulama yapılmalıdır.

4- Soykırım cürmünün birkaç yetkili tarafından değil, ortak kararla işlendiği kabul edilmeli, destekleyenler ve cesaretlendirenler ile ilgili soruşturmalar açılmalıdır. Vahşetin sorumluları hakkında derhal yakalama/tutuklama kararları çıkarılmalıdır.

5- Daha önce Güney Afrika’nın Irkçı Rejimine uygulanan toplu ambargo siyonistlere de uygulanmalıdır.

6- Ambargoya uymayanlara yaptırım uygulanmalıdır.

7- Gazze’ye acil insani yardım gönderilmeli, bunun için siyonistlerden izin isteme zilletine düşülmemelidir.

Zulme sessiz kalmak, zulümdür. Zalime destek olmak, cürümdür. İnsanlık er veya geç bu cürümlerin hesabını soracaktır.”

 

ABD, Adana Konsolosluğu’nu kapatma kararı aldı

ABD, Türkiye’de büyükelçilik ve konsolosluk önlerindeki protestolardan sonra Adana Konsolosluğu’nu kapatma kararı aldı.

Siyonist işgalcilerin sivilleri bombalamasına sessiz kalan ABD Büyükelçiliği ve konsoloslukları önünde protesto gösterileri düzenlendi.

Protestoların artması üzerine ABD Büyükelçiliği dikkat çeken bir karar aldı.

ABD’nin Adana Konsolosluğu’nun bir sonraki duyuruya kadar kapalı kalacağı açıklandı.

ABD Büyükelçiliği açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Önümüzdeki birkaç hafta boyunca Türkiye genelinde İsrail ve Gazze’deki olaylarla ilgili büyük gösterilerin yapılması bekleniyor. Barışçıl olması amaçlananlar da dahil olmak üzere herhangi bir toplantı şiddete dönüşebilir. Protesto faaliyetleri polis varlığının artmasına, yolların kapatılmasına ve trafikte aksamalara neden olabilir.”

ABD’nin Adana Konsolosluğu bir sonraki duyuruya kadar halka kapalı kalacaktır. ABD vatandaşları Ankara’daki ABD Büyükelçiliği’ndeki randevularını yeniden planlayabilirler.”

Diyarbakır süresiz direniş nöbeti için meydanlardaydı

HÜDA PAR’ın çağrısıyla bu akşam başlayan süresiz direniş nöbetinde bir araya gelen Diyarbakırlılar, Filistin’e olan sevdalarını meydanlarda haykırdı.

İşgal rejiminin Filistin’e yönelik saldırılarının 11’inci gününde yaptığı katliamlara hastane bombalamasını eklemesiyle Diyarbakırlılar meydanlara akın ederek yapılan barbarlığı protesto etti.

Dün akşam merkez Kayapınar ilçesi Yenihal Köprülü Kavşağında bir araya gelen Diyarbakırlılara hitaben konuşan HÜDA PAR Diyarbakır İl Başkanı Vedat Turgut, süresiz direniş nöbeti başlatacaklarının duyurusunu paylaştı.

HÜDA PAR’ın çağrısıyla bu akşam başlayan süresiz direniş nöbeti, Hafız Ömer Akgül’ün Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı.

Muhammed Kayan

“Türkiye, Suudi Arabistan, Mısır gibi ülkelerin normalleşme adımları bizleri bu vebale ortak yapmaktadır”

Program alanında bir konuşma yapan Anadolu Gençlik Derneği Diyarbakır Şube Başkanı Muhammed Kayan, direnişin bir fethin arefesinde olduğunu belirterek yıllardır devam eden katliamlar karşısında başlatılan Aksa Operasyonunun yalnız işgal rejimine değil, dünyayı kana boğan tüm zalimlere verilmiş bir cevap olduğunun altını çizdi.

Kayan, “Dünyayı zulüm kulelerinden tahakküm ile yöneten kafirlere karşı bir avuç mücahid, bir kere daha; arzın yegâne ve mutlak sahibinin Cenâb-ı Allah olduğunu hatırlatmış; delinemez, geçilemez, yapılamaz denilen ne varsa hepsini yapmıştır. Milyarlarca dolar harcanan sistemler, uydular, istihbarat ağları, silahlar ve hepsinden önemlisi yenilmezlik algısı yerle yeksan olmuştur.” dedi.

Katil israil bir yandan tüm dünyanın gözü önünde katliamlarına, saldırılarına, asimile çalışmalarına, işgale ve apaçık zulümlerine devam ederken diğer yandan İslam ülkeleriyle normalleşme adımları atmakta olduğunun altını çizen Kayan, “Başta Türkiye, Suudi Arabistan, Mısır gibi ülkelerin bu adımları atmaları, elinde binlerce Müslümanın kanı bulunan netanyahu ile yapılan görüşmeler bizleri bu vebale ortak yapmaktadır.” ifadelerini kullandı.

Şeyhmus Tanrıkulu

“Utanmadan, sıkılmadan vahşi terör rejiminin katliamını meşrulaştırmaya çalışanlara karşı mücadele etmeliyiz”

Toplumda siyonist sevicilere ve sessizliğini koruyan yöneticilerin durumuna ilişkin konuşan HÜDA PAR Genel İdare Kurulu Üyesi Şeyhmus Tanrıkulu, İslam ülke ve yöneticilerinin uygulaması gereken birtakım yaklaşımların işgal çetesi ve destekçilerine geri adım attıracağının altını çizdi.

Siyonist sevicilerle mücadele edilmesi gerektiğine vurgu yapan Tanrıkulu, “Dünyanın neresinde olursa olsun küfre ve zalimlere karşı başkaldıran İslami hareketin müntesipleri olarak elbette bizlerde Diyarbakır’da farklı bir cephede israil sevicilerine karşı mücadele etmeye devam ediyoruz. Elbette bu zalimlere karşı yapmamız gerekenler var. Dezenformasyon ve oluşturulan algılara; bu ülkede utanmadan, sıkılmadan vahşi terör rejiminin katliamını meşrulaştırmaya çalışanlara karşı mücadele etmeliyiz. Nasıl ki Hazreti Zeynep kerbeladan sonra Hazreti Hüseyin’in haklı davasını günümüze kadar ulaştırmışsa bizler de komşu ve akrabalarımıza bulunduğumuz her yerde bu haklı mücadeleyi anlatmamız lazım.” şeklinde konuştu.

Tanrıkulu, “Bir asırdır toprakları işgal edilmiş, mülteci konumuna düşmüş Filistinli kardeşlerimizin elbette yanında olacağız. Mescid-i Aksa’nın kurtuluşu ve özgürlüğü için çocuklarımızı da yetiştirmemiz gerekiyor. Eğer çocuklarımız ‘el mevtu israil, el kudsu lena’ diyorsa birşeyler yapmışız demektir. Eğer Allah’a inanıyor ve güveniyorsak önceki kavimleri helak ettiği gibi bu siyonistlerin rejimini de büyük şeytan Amerika’yı da Fransa ve İngiltere’yi de yok etmeye muktedirdir. Yeter ki bunun öncüsü olalım.” diye belirtti.

“Tüm siyasi parti ve sivil toplum kuruluşları ülkelerinde hükümetlerine baskı kurmalıdır”

İslam ülkelerine ve idarecilerine seslenen Tanrıkulu, “Sizler sıradan bir halk, sivil toplum kuruşu, aktivist değilsiniz; İslami açıdan da millilik açısından da tarafsınız. 11 gün geçti kılınızı kıpırdatmadınız. Dün hastane bombalandığında İslam ülkeleri terör rejiminin diplomatlarını def etmesi gerekiyordu. Halkımız bunu beklemektedir. Daha neyi bekliyorsunuz? Aracı olmanıza gerek yok. Siz öncelikle şu zalimleri ülkenizden def edin gitsin. Suudi Arabistan bir günlüğüne petrol musluğunu kapattığı zaman o siyonist terör rejimi ve destekçileri geri adım atacak, bu katliamı yapamayacaklardır. Savaş suçu işleyenler hakkında dava açılmalıdır ama maalesef halen ülkemizde bu zalimler hakkında dava açılmış, suç duyurusunda bulunmuş değil. Bunların mutlaka yapılması lazım. Bunu için de tüm siyasi parti ve sivil toplum kuruluşları ülkelerinde hükümetlerine baskı kurmalıdır.” dedi.

Ömer Yıldızhan

“İslamiyet’in kahraman ordusu Kur’an’ın bayrağını dünyanın her tarafında ilân edeceklerdir”

Son olarak katılımcılara hitapta bulunan HASEV Vakfı Başkanı Ömer Yıldızhan, Risale-i Nur’dan nükteler aktararak şu ifadelere yer verdi:

“Alem-i İslâm milletleri Arap’ın metanetinden ders almışlar. İnşallah yine Araplar ye’si bırakıp, İslamiyet’in kahraman ordusu olan Türkler ve Kürtlerle hakiki bir tesanüt ve ittifak ile el ele verip Kur’an’ın bayrağını dünyanın her tarafında ilân edeceklerdir. Beş yüz senedir yattığınız yeter! Artık Kur’an’ın sabahında uyanınız. Yoksa, Kur’an-ı Kerim’in güneşinden gözlerinizi kapatarak gaflet sahrasında yatmakla vahşet ve gaflet sizi yağma edip perişan edecektir.”

Yıldızhan, “İman, hem nurdur hem kuvvettir. Evet, hakiki imanı elde eden adam, kâinata meydan okuyabilir ve imanın kuvvetine göre hadisatın tazyikatından kurtulabilir. Ümitvar olunuz şu istikbal inkılabı içinde en yüksek gür seda, İslam’ın sadası olacaktır!” ifadelerini kullandı.

Program, İTTHADUL ULEMA Üyesi Molla Kerbela Şanlı’nın yaptığı dua ile sona erdi.

Lübnan’daki Hizbullah: Katliamların amacı Gazze halkını bölgeden çıkarmak, buna izin vermemeliyiz

Lübnan Hizbullahı Yürütme Konseyi Başkanı Haşim Safi el-Din, işgal ordusunun, ABD ve Batılı devletlerin mutlak desteğiyle Gazze’de gerçekleştirdiği menfur katliamların amacının, “Halkın Gazze Şeridi’ni terk etmeye zorlamak” olduğuna dikkat çekti.

Lübnan Hizbullahı Yürütme Konseyi Başkanı Haşim Safi el-Din, Beyrut’un güneyinde düzenlenen yürüyüşte yaptığı konuşmada, “Bugünkü hedef Gazze halkını oradan sürmek” olduğunu söyledi.

İşgal ordusunun Gazze halkının toprağını terk etmeye zorlamayı başaramadığını söyleyen Safi el-Din, bundan dolayı Baptist Hastanesi’nde yüzlerce çocuk, kadın ve sivilin şehid olmasına yol açan menfur katliamı gerçekleştirdiğini sözlerine ekledi.

Mısır Devlet Başkanı Darbeci Sisi’nin Gazze Şeridi halkını Sina’ya sürme planına ilişkin yaptığı açıklamalara değinen Safi el-Din, bu planın ciddiyetini gösterdiğini vurguladı.

Siyonist rejimin ve ABD’nin içinde olduğu acziyete dikkat çeken Safi el-Din “Bugün Netanyahu ve Biden, Gazze’deki halkın; bombalamalara, öldürmelere ve güneye gönderilmelerine rağmen gösterdiği kararlığa karşı bir ikilemle karşı karşıyadır.” dedi.

İşgal rejiminin, tüm askeri ve güvenlik liderliğiyle birlikte kafası karışmış, zayıf ve korkmuş olduğuna dikkat çeken Safi el-Din “Amerikalılar da israilin yaşadığı şok ve korkusunu yatıştırmaya geldiği yönünde bilgimiz var.” diye ekledi.

“Amerikan zulmü olduğu sürece bölgemiz rahat etmeyecektir”

Gazze’ye destek konusunda tüm İslam aleminin üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmesi ve ayağa kalkması gerektiğini vurgulayan Safi el-Din, “Gazze’nin düşmemesi için bugün üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmeliyiz. Allah’ın izniyle düşmeyecek! Bu dünyada Amerikan zulmü olduğu sürece bölgemiz rahat etmeyecektir. Bugün dünya, ya Gazze’yle ve onun haklarıyla ya da Amerika’yla, israille ve kötü niyetli Batılı ülkelerle olacak!” açıklamalarında bulundu.

Lübnan Hizbullah Yürütme Konseyi Başkanı Haşim Safi el-Din, sözlerine şöyle devam etti: “Artık, bölge halklarının ve Müslümanlarının Amerikan zulmüne karşı seslerini yükseltmenin zamanı gelmiştir.”

ABD’ye uyarı: Yapacağınız hatanın karşılığı büyük olacaktır

ABD’ye de uyarılarda Safi el-Din, “Lübnan’daki direniş kararlılığıyla, gücüyle ve oluşturduğu denklemleriyle binlerce kat daha güçlüdür. Dikkat edin, hata yapmamaya dikkat edin! Yapacağınız hatanın karşılığı büyük olacaktır. Çünkü bizim sahip olduğumuz ,sizin sahip olduğunuzdan daha güçlüdür.” dedi.

Kahta halkı Filistin için meydanlara indi

HAMAS’ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları’nın geniş kapsamlı “Aksa Tufanı” operasyonunu desteklediklerini açıklayan HÜDA PAR Adıyaman Kahta ilçe teşkilatı, Filistin için meydanlara indi.

İşgal rejiminin dün akşam saatlerinde Gazze’de yaptığı hastane katliamı sonrası HÜDA PAR Kahta teşkilatı, bugün yatsı namazı sonrası üye ve gönüllüleriyle beraber parti binasından Diyarbakır yol ayrımına kadar slogan atarak yürüdü.

Yürüyüşü, Yüzüncüyıl Parkında sonlandıran partililer, burada siyonist rejim aleyhine slogan atarak yetkilileri somut adım atmaya davet ettiler.

Toplanan parti üye ve gönüllülerine seslenen HÜDA PAR Adıyaman  İl Başkanı Mustafa Yetiş, tarihi iyi okumak gerektiğini kaydetti.

siyonist işgalcilerin Müslümanlar tarafından iyi tanınması gerektiğini dile getiren Yetiş, Filistin topraklarının korunmasının sadece Filistin halkının değil tüm dünya Müslümanlarının görevi olduğuna değindi.

Eğitimci yazar Ayhan Aktan ise, tüm Müslümanların Filistin davasında bir araya gelerek ses vermesi gerektiğini vurguladı.

Filistin için atılan hiçbir adımın küçük olmadığına dikkat çeken Aktan, Müslüman liderlerin artık kınamaktan öteye geçmesi gerektiğini kaydetti.

Ürdün’den Filistinlilerin Batı Şeria’dan göçe zorlanmasıyla ilgili uyarı

Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen es-Safedi, işgal altındaki Batı Şeria’daki Filistinlilerin göçe zorlanmasını “savaş ilanı” olarak göreceklerini açıkladı.

Ürdün Dışişleri Bakanı Safedi, Ürdün Temsilciler Meclisinin olağanüstü oturumunda yaptığı konuşmada, işgal rejiminin Gazze’ye yönelik saldırılarının sona erdirilmesi için çalıştıklarını belirterek, “Tüm dünyaya Gazze’de yaşananların göz ardı edilemeyeceğini söylüyoruz.” dedi.

İşgal rejiminin saldırılarınıı “toplu cezalandırma” olarak gördüklerini söyleyen Safedi, “Bu savaşın hiçbir haklı gerekçesi yoktur. Bu, uluslararası hukuka, uluslararası insancıl hukuka ve Cenevre Sözleşmelerine göre bir savaş suçudur.” açıklamasını yaptı.

Filistinlilerin göçe zorlanmasının ve bu yönde bir girişimin Ürdün’ün kırmızı çizgisi olduğunu kaydeden Safedi, “Bütün gücümüzle buna karşı çıkacağız. Bu, başta Cenevre Sözleşmesi olmak üzere uluslararası hukukun ihlalidir. Hiçbir göçe zorlama girişimini kabul etmeyeceğiz. Filistinlileri Batı Şeria’dan göçe zorlamaya yönelik herhangi bir girişim, Ürdün tarafından savaş ilanı olarak görülecektir.” diye belirtti.

Safedi, işgal altındaki Batı Şeria’da yaşayan Filistinlilerin göçe zorlanmasının, “Ürdün’ün ulusal güvenliğine, devletine ve halkına yönelik bir tehdit” teşkil edeceğini sözlerine ekledi. (İLKHA)

Filistin halkının haklarını elde etmesi gerektiğini belirten Ürdünlü Bakan, Filistinliler güvende olmadığı müddetçe bölgede kimsenin güvende olamayacağını, Filistinlilere yönelik çifte standart uygulanmaması gerektiğini dile getirdi.

Exit mobile version