Yalan söyleme ile bir şeyi yanlış söyleme çocuklarda biraz daha farklı olduğunu fakat özellikle 8-11 yaşından sonra yalanın sık tekrarlanması durumunda endişe edilmesi gerektiğini belirten Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Anabilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Masum Öztürk, ebeveynin şiddetli tepki vermesi çocuğun doğruyu saklamasına veya yalan söylemesine yol açabildiği gibi “sen yalancısın” veya “yalan konuşuyorsun” gibi kötü etiketlemelerin sürekli hale gelmesi durumunda aile içi sıcak bağların kopabileceğini söyledi.
Çocukların 2 yaşından itibaren bir şeyleri farklı veya doğru söylememeye başlayabildiğini fakat yalan konuşmanın 7-8 yaşında başladığını belirten Öztürk, “Yalan söyleme ile bir şeyi yanlış söyleme çocuklarda biraz daha farklıdır. Yalan genelde bir durumdan çıkar elde etmek için veya birini kandırmak için yapılan bir eylemdir. Fakat küçük çocuklarda buna benzer farklı davranışlar ortaya çıkabiliyor. Bizler bunu her zaman yalan olarak nitelendirmiyoruz. Özellikle çok sık tekrarlanıyorsa, bir çıkar elde etmek veya birine zarar vermek için ya da çevresindeki kişileri kandırmak için yapıyorsa yalandan söz edebiliriz.” dedi.
“Çocuklar özellikle 8-11 yaşından sonra yalan sık tekrarlanıyorsa endişe edilmesi gerekir”
Yalan konuşmanın çocuklarda farklı sebepleri olabildiğine dikkat çeken Öztürk, “Özellikle küçük çocuklarda rol model aldığı ebeveyn gibi kimselerin söylediği küçük yalanlarla ortaya çıkabilir. Onun dışında özellikle daha otoriter ve cezalandırıcı aile ortamında yetişen çocuklar doğru söylemekten ya da yanlış yaparken bunu söylemekten korktuğu, cezalandırılacağı veya suçlanacağını düşündüğü için yalana veya bunu saklamaya çalışabilir, yalana başvurabilir. Küçük çocuklarda istek ve arzularını tatmin edebilmek, arkadaş ortamında daha kabul görebilmek için bazen doğruyu söylememe davranışı görülebilir.” ifadelerini kullandı.
Öztürk, “Ergenlik yaşı dönemine baktığımızda, özellikler kendilerine güvenilmediğini ya da kendi alanlarına çok girildiğini hissettiklerinde o sınırı korumak için bazen yalan söyleyebilir, çok isteyip de yapamadığı veya izin alamadıkları durumlarda ergenlerde yalan söyleme davranışına başvurabilirler.” şeklinde konuştu.
Çocuklarda özellikle 8-11 yaşından sonra yalan sık tekrarlanıyorsa, buna eşlik eden olabilecek çeşitli davranış sorunları varsa ve bu yalan birini kandırma veya çıkar elde etme için yapılıyorsa endişe edilmesi gerektiğinin altını çizen Öztürk, buna bazen psikiyatrik bozukluklar zemin hazırlayabildiğini ya da eşlik edebildiğine vurgu yaptı.
“Ebeveynin şiddetli tepki vermesi çocuğun doğruyu saklamasına veya yalan söylemesine yol açabilir”
Psikiyatrik bozukluklar arasında dürtüsel, hiperaktivite bozukluğu, davranış sorunu olan veya madde kullanan çocuklarda yalan söyleme davranışı ortaya çıkabildiğini sözlerine ekleyen Öztürk, “Bunun dışında ergenlik döneminde ebeveyn-çocuk arasında çok çatışmalı veya güvensiz bir ilişki varsa ergenlerde birçok konuda açıkçası bu yola başvurabiliyor. Ebeveynlerden alacakları tepkileri azaltmak ya da saklamak için bazen risk alma davranışlarında bulunabilir, ebeveynin çok şiddetli tepki vermesi doğruyu saklamasına veya yalan söylemesine yol açabilir.” diye belirtti.
Yalanı engellemenin ve ortadan kaldırmanın aslında geniş bir kavram olduğunu kaydeden Öztürk, şunları söyledi:
“Öncelikle yalanın ortaya çıkmasını engellemek ya da varsa bunu çözmek için çocuğun neden yalan söylediğini fark etmek, buna yönelik bir çözüm geliştirmek gerekir. Ergenlik öncesi çocuklarda zaman zaman masumane doğruyu saklama ya da kabul görme açısından olumsuz tepkilerden kaçınmak için doğruyu söyleyemeyebilirler. Bu tip durumlarda aslında çocuklara, dürüst olmaktan kaçınmamaları gerektiğini söylenmesi, özellikle doğruyu sakladığı ve söylemediği zamanlarda çok tepki verilmemesi, bu konuda birazda ebeveynlerin yapıcı olması gerekiyor.”
“Kötü etiketlemeler sürekli hale gelirse aile içi sıcak bağlar kopabilir”
Öztürk, “Eğer ebeveynlerin çocuklardan beklentisi çok yüksekse çocuk bunu karşılayamadığı zaman yalana baş vurabilir. Onun için bu tür tutumlardan kaçınmak gerekir. Çocukların bazen isteyip de yapamadığı arzu ve istekler olabilir, bunları yapamaması onu hayal kurduğu yönde yalan söylemeye itebilir. Bu yüzden çocuklara ilgiyi ve sevgiyi göstermek, ayrıca varsa kaygı ve endişeleri konuşturmak için cesaretlendirmek; çocuğu suçlamak yerine çözüm önerisinde bulunmak, çocuğa ‘sen yalancısın’ veya ‘yalan söylüyorsun’ tarzında etiketlemelerden kaçınılması gerekir. Bu etiketlemeler sürekli hale gelirse çocuk ‘ebeveynlerim inanmıyor’ veya ‘zaten yalancısın diyor’ deyip yalan söylemeye devam eder ve bu şekilde aile içi sıcak bağlar kopar.” ifadelerine yer verdi.
Çocukların kişiliği üzerine değil de yapmış olduğu hatalara çözüm önerileriyle gidilmesi gerektiğini söyleyen Öztürk, “Çocuğa dürüst olmaktan korkmaması gerektiği hissettirilmeli, dürüst olduğu zamanlarda da maddi veya manevi ödüllendirilmesi gerekiyor. Aslında ebeveyniler için rol model çok önemli. Ebeveynler de ‘bunu sakın babana söyleme ‘veya ‘baban sorarsa şöyle de’ gibi davranışlarda bulunabiliyor. Bu tür davranışlarla çocuk doğruyu saklamayı ve yalan söylemeyi öğrenir. Çünkü çocukların rol modelleri ebeveynleridir.” dedi. (İLKHA)